8 Ocak 2008 Salı

ELMAS FORMASYONU

Elmas formasyonu, bir diğer nispeten nadir olarak rastlanan bir modeldir ve genellikle piyasanın tepelerinde görülür. Bu model, iki değişik üçgen tipinin (simetrik ve açılan üçgenler) bir bileşimi olduğu için, özel bir modeldir. Şekil 6.6a'ya bir bakarsanız, elmasın ilk yarısının bir açılan üçgeni ve ikinci yarısının bir simetrik üçgeni andırdığını göreceksiniz.

İşlem hacmi, modelin ilk yarısında, fiyat salınımları genişledikçe artar ve formasyonun ikinci yarısında, fiyat salınımları daraldıkça düşer. Birbirinden uzaklaşan çizgileri ve birbiriyle birleşen trend çizgileri, bir elmasın grafik-resim'ine benzer. Bir süreklilik modeli olmaktan çok bir dönüş modelidir. Formasyonun ikinci yarısındaki yukarı-trend çizgisi aşağıya kırılınca da elmas formasyonu tamamlanmış olur. Aşağı doğru kopuşa normal olarak işlem hacminin artışı eşlik eder.



Şekil 6.6a Bir elmas formasyonu örneği görülüyor. Bu model genellikle bir zirve tersine dönüş modelidir. Modelin ilk bölümü genişleyen üçgene, ikinci bölümü ise simetrik üçgene benzer. Altta bulunan yukarıya doğru eğimli trend çizgisi kırıldığı zaman model tamamlanmış olur. Modelin en geniş yerindeki yüksekliğin ölçülüp, bu uzaklığın kopuş noktasından aşağıya doğru izdüşümü alınmakla fiyat hedefi bulunur.

Elmas Formasyonunun Ölçüm Tekniği

Elmas formasyonunun ölçüm tekniği, üçgen modellerinin ölçüm tekniğinin benzeridir. Modelin en geniş bölümünde düşey uzaklık ölçülür ve daha sonra kopuş noktasından aşağıya doğru bu uzaklığın izdüşümü alınır. Bazen, aşağı-trend yoluna devam etmeye başlamadan önce, alttaki direnç çizgisine kadar yaklaşan bir geri-dönüş hareketi ortaya çıkar.
Akımlar ve Teoriler Dünya Ekonomisi Ekonomistler Genel Kavramlar Teknik Analiz Türkiye Ekonomisi İletişim Anasayfa

HIZ-DİRENÇ TRENDİ

Bu teknik, trendi üçe bölen düşüncenin bir uyarlamasıdır. Hız-direnç çizgilerinin yüzde geri çekilme kavramından temel farklılığı; hız-direnç çizgilerinin, bir trendin yükselişinin veya düşüşünün oranını ölçmesidir (bir başka deyişle, trendin hızını ölçmesidir).

Bir yukarı-trend’in hız-direnç çizgisini çizebilmek için, yukarı-trend’in en yüksek noktası bulunur (Bkz. Şekil 4.21a). Grafikteki o noktadan, trendin başladığı bölgeye kadar grafiğin en altına doğru bir düşey çizgi çizilir. Bu düşey çizgi daha sonra üç eşit parçaya bölünür. Bundan sonra, trendin başladığı yerden çizdiğimiz düşey çizgide işaretlediğimiz 1/3 ve 2/3 seviyelerindeki iki noktaya doğru trend çizgileri çizilir.

Bir aşağı-trend’de, bu izlediğimiz yolun tam tersi yapılır. Bir aşağı-trend’de, trendin en düşük noktasından trendin başladığı noktaya kadar olan ara ölçülür ve düşey çizginin 1/3 ve 2/3‘deki noktalarına doğru trendin başladığı noktadan iki çizgi çizilir (Bkz. Şekil 4.21b).

Bir yukarı-trend’de her yeni yüksek seviye oluştuğunda ya da bir aşağı-trend’de yeni bir düşük seviye oluştuğunda, yeni çizgiler çizilmelidir (çünkü şimdi yeni bir tepe ya da yeni bir taban noktası vardır).



Şekil 4.21a Bir yukarı-trend’de hız-direnç çizgileri örneği görülüyor. Tepe noktasından trendin başlangıcına kadar olan düşey uzaklık üçe bölünmüştür. Bundan sonra, 1 noktasından 2 ve 3 noktalarına doğru iki trend çizgisi çizilir. Yukarıdaki çizgi 2/3 ve aşağıdaki çizgi 1/3 hız-çizgileri olur. Piyasanın düzeltme hareketleri sırasında bu çizgiler destek çizgileri olarak rol oynarlar. Bu çizgiler kırıldıkları zaman, geri dönüş hareketlerinde direnç çizgileri haline dönüşürler. Hız çizgileri, bazen fiyat hareketini ikiye böler.



Şekil 4.21c Şekilde, bir aşağı-trend’deki hız-çizgileri görülüyor.

Hız çizgisi yaklaşımının arkasında yatan kuram, %33 ve %66’lık geri çekilmeler yaklaşımına benzer bir yaklaşımdır. Eğer bir yukarı-trend düzeltmeye başlamışsa, düzeltme hareketi genellikle hız çizgilerinden üstteki çizgide durur (2/3’lük hız çizgisi). Eğer düzeltme bu seviyede durmazsa, hareket daha aşağıdaki hız çizgisine kadar sürer (1/3’lük hız çizgisi). Eğer aşağıdaki hız çizgisi de (1/3’lük hız çizgisi) kırılırsa, fiyatlar bir önceki trendin başladığı noktaya kadar düşmeye devam edebilir.

Bir aşağı-trend’de ise, alttaki hız çizgisinin (1/3’lük hız çizgisi) kırılması, üstteki hız çizgisine (2/3’lük hız çizgisi) doğru bir yukarı harekete işaret eder. 2/3’lük hız çizgisi de kırılırsa bu, trendin başlangıç noktasına kadar sürecek olan bir hareket yaratabilir.

Bütün trend çizgilerinde olduğu gibi, hız çizgileri de bir kez kırılınca bu çizginin rolü tersine döner. Yani, bir yukarı-trend’in düzeltmesi sırasında eğer üst hız çizgisi (2/3’lük hız çizgisi) kırılırsa ve fiyatlar 1/3’lük hız çizgisine kadar düşerse ve daha sonra 1/3’lük hız çizgisinden yukarı doğru bir hareket başlarsa, yukarıdaki hız çizgisi (2/3’lük hız çizgisi) direnç çizgisi haline dönüşür. Ancak, eğer yukarıdaki çizgide direnç görülmez ve bu çizgi kırılırsa bu, geçmiş tepelerin geçilebileceğinin bir sinyali olabilir. Aynı ilke aşağı-trend’ler için de geçerlidir.



Şekil 4.21c Aselsan’ın grafiğinde, yukarı ve aşağı-trend’lerde hız-direnç çizgilerinin neye benzediği görülüyor. Şubat ayının sonlarında 2/3 hız-çizgisinin kırılması Aralık-Mart yükselişinin sona erdiğinin işareti olmuştur. Nisan ayında düşüş trendinin 2/3 hız-çizgisinin kırılması, Şubat ayının sonundan Mart ayının sonuna kadar süren orta vadedeki düşüşün bittiğinin ilk işareti olmuş ve Ağustos ayında 1/3 hız-çizgisinin kırılması da yükseliş trendinin süreceğinin onayı olmuştur.



Şekil 4.21d 1/3 hız-çizgisi Bolu Çimento’ya güçlü bir destek sağlamıştır.
Akımlar ve Teoriler Dünya Ekonomisi Ekonomistler Genel Kavramlar Teknik Analiz Türkiye Ekonomisi İletişim Anasayfa

DÖVİZDE GERİÇEKİLME FORMASYONU

William D. (W.D.) Gann (1878-1955), yüzyılımızın ilk yarısında efsanevi bir hisse senedi işlemcisiydi. Elli yıllık iş yaşamında, işlemlerinde başarıyla kullandığı matematiksel ve geometrik ilkelerin kusursuz ve benzersiz bir bileşimini geliştirdi. İş yaşamının ikinci yarısında, kendi yöntemini yazmaya ve öğretmeye başladı.

Gann’in yaklaşımı fazlasıyla karmaşıktır ve kavranabilmesi de çok kolay değildir. Gann’in çalışmalarının büyük bölümü geleneksel grafik kavramlarına dayanır. O, gelecekteki direnç ve destek bölgeleri olarak tarihsel zirvelere ve tabanlara büyük önem veriyordu. Kırılan bir direncin destek ve kırılan bir desteğin de direnç haline dönüştüğünü özellikle vurguluyordu. %50 geri-çekilmeye çok fazla inananlardandı. Orijinal düşüncelerinden bazıları; kardinal kareler, fiyat ve zamanın karelerinin alınması ve geometrik açılar, idi.

Kardinal kare, bütün zamanlar içinde işlem görülen en düşük fiyattan ileriye doğru sayım yapılarak gelecekteki destek ya da direnç seviyelerine ulaşabilme yöntemiydi. Başlangıç fiyatı karenin merkezine yerleştirilir ve her bir yükselen fiyat saat yönünde olacak şekilde kareye yerleştirilir. Karenin "kardinal-haçı" bölümüne düşen sayılar (merkezde birleşen düşey ve yatay çizgiler), gelecekte muhtemelen destek ya da direnç seviyeleri olacaklardır.

Çember, üçgen ve kare Gann’i çok etkileyen geometrik biçimlerdi. Bir çember yüzeyini oluşturan 360 derece onun çalışmalarında belirgin olarak yer aldı. Gann, piyasanın gelecekteki dönüş noktalarının zaman hedeflerine ulaşabilmek için 360 dereceye uyumu kullandı.

Piyasanın gelecekteki dönüşü için Gann’in takvim günü sayımına ulaşabilmenin bir yolu, önemli zirvelerden ve tabanlardan ileriye doğru 30,90,120,180 ve 360 sayılarıyla sayım yapmaktır. Bu ileriye doğru olan takvim günleri, piyasanın gelecekteki dönüşlerini önceden belirleyebilir. Belirgin bir tabandan ya da zirveden bir yıl sonraki gün, fiyat hedefi olarak önemli potansiyel taşıyan bir gündür. Gann, 7 sayısıyla uyuşan zaman hedeflerine özel bir önem veriyordu.

Gann, kuramının temellerinin önemli bir bölümünü oluşturan zaman ve fiyat biçimlerinin birleştirilmesinde, bu her ikisi arasında belirli bir oransal ilişki görüyordu. Zirveleri ya da tabanları bulabilmek için kullandığı yöntemlerden biri, fiyat ve zamanın karelerinin alınmasına dayanıyordu -bu da, bir birim fiyatın bir birim zamana ne zaman eşitleneceğidir-.

Örneğin Gann, bir piyasada belirgin bir zirveyi alır, bu zirvedeki fiyatı bir takvim birimine (gün, hafta, ay ya da yıl) dönüştürür ve bu zaman dönemini ileriye doğru ölçerdi. Bu zaman dönemine ulaşıldığı zaman, fiyat ve zaman karesel olarak eşitlenmiş olur ve piyasanın dönmesi gerekirdi. Bir örnek olarak, piyasa eğer 100 birim seviyesinde belirgin bir zirveye ulaşmışsa Gann, ileriye doğru 100 gün, hafta, ay ya da yıl sayardı. Gelecekteki bu günler, muhtemel dönüş noktaları olarak belirlenirdi. Gann’in, fiyat ve zaman arasındaki oransal ilişkisi, bu tartışmada bizim de asıl ilgi alanımız olan, onun geometrik açılar kuramının temelidir.

GEOMETRİK AÇILAR ve YÜZDELER

Amacımız, Gann’in daha basit ve önde gelen ve bazı Gann kullanıcılarına göre de onun en değerli tekniklerinden birini, geometrik açıları tartışmaktır. Açı çizgileriyle bağlantı içinde, göreceli olarak basit olan bir başka kavramı, yüzde geri-çekilmeleri de tartışmamız içine sokacağız.

Tartışmamıza Gann yüzdeleriyle başlayalım. Gann fiyat hareketini sekize böler: 1/8, 2/8, 3/8, 4/8, 5/8, 6/8, 7/8, 8/8. Gann aynı zamanda fiyat hareketini de üçe böler: 1/3 ve 2/3. Aşağıdaki tablo, yukarıdaki kesitlerin yüzde eşdeğerlerini veriyor. 1/3 ve 2/3 yüzde parametrelerinin, sekize bölünmeler listesi içinde kendilerine ait yerlere sokulmuş olduklarına dikkat edelim.

1/8 = %12.5
2/8 = %25
1/3 = %33
3/8 = %37.5
4/8 = %50
5/8 = %62.5
2/3 = %67
6/8 = %75
7/8 = %87.5
8/8 = %100

Hemen farkedeceksiniz ki, ortadaki beş sayı -%33, %37.5, %50 ve %67- bize yabancı olmayan sayılardır. Gann’e göre %50 geri-çekilme en önemli olan yüzdeydi. Bu beş yüzde geri-çekilme aynı zamanda yüzde geri-çekilmeler içinde en ünlü olanlarıdır. %50’lik geri-çekilmeyi biraz genişletirsek, Fibonacci geri-çekilmelerinin de eşdeğeri olan, önem sırasına göre %37.5 ve %62.5’lik geri-çekilmeler sıradaki iki yeni yüzdedir. Dolayısıyla biz şimdi, Gann ve Elliott Dalga Kuramı’nı birleştirerek yolumuza devam ediyor oluyoruz. Bunlardan sonraki iki yüzde, Dow Kuramı’nın minimum ve maksimum geri-çekilme değerleri olan %33 ve %67 yüzdeleridir.

Gann, diğer yüzdelerin de piyasanın içinde olduklarına ancak daha az önemli olduklarına inanıyordu. Gann yelpazesi, piyasanın muhtemel dönüş noktaları olarak %75 ve %87.5’luk geri-çekilmeleri de belirler. %12.5 ve %25 gibi daha küçük geri-çekilmeler de piyasada bir rol oynayabilir. Ancak bu son dört sayı, bütün piyasa teknikçilerinin genel olarak kullandıkları %33 ve %67’lik geri-çekilmelerin sınırları dışındadır.

Gann’in geometrik açıları, bazı belirli açılarda, belirgin zirve ya da tabanlardan çizilen trend çizgileridir. Bu açılar, fiyat ve zaman arasındaki ilişki ile belirlenir. Gann’in en önemli açısı 45 derecelik açıdır. Bir yukarı-trend’de geometrik açı çizgileri, bir piyasa tabanından sağa ve yukarıya doğru çizilir. Bir aşağı-trendde bu çizgi, piyasanın bir zirvesinden sağ aşağıya doğru çizilir. Geometrik açı çizgisi, fiyat ve zaman birimleri arasındaki birebir ilişkiye dayanır. Diğer bir deyişle fiyatlar, her bir zaman birimi için (günlük çubuk grafik üzerinde genellikle bir hafta) bir fiyat birimi oranında yükselirler ya da düşerler.

45 DERECE ÇİZGİSİNİN ÖNEMİ

45 derece çizgisi, Gann’in ana yukarı ve aşağı trend-çizgilerini temsil eder. Fiyatlar yükselen çizginin üzerinde kaldığı sürece, bir boğa piyasası yürürlülüğünü sürdürüyor demektir. Fiyatlar alçalan çizginin altında kaldığı sürece de, bir ayı piyasası yürürlülüğünü sürdürüyor demektir. 45 derece çizgisinin kırılması genellikle, ana bir trendin tersine dönüşünün sinyali olur.

45 derece çizgisinin, fiyat ve zamanın kusursuz bir dengesini temsil ettiği görülebilir. Bir yukarı-trend’de eğer fiyatlar 45 derece çizgisine kadar düşerlerse bu durum, fiyatın ve zamanın kusursuz bir dengeye gelmiş olmaları anlamına gelir. Bu nedenle trend çizgisinin kırılması, bu ilişkideki ve trenddeki muhtemel bir değişikliğe işaret eder. 45 derece açıları kullanılarak, esas trend çizgisine paralel olacak şekilde, belirgin zirve ve tabanlardan kanal çizgileri de çizilebilir.

2’nin çarpanları olacak şekilde fiyat ve zaman birimleri birleştirilerek daha dik ya da daha düz olan geometrik trend çizgileri çizilebilir. 1x1 çizgisi 45 derece çizgisidir. 1x2 çizgisi, her bir zaman birimi için iki fiyat birimi artışı gösteren, 45 derece çizgisi üzerindeki bir sonraki daha dik olan çizgi olacaktır. Bu durum, zamana göre fiyatların iki kat arttığını gösterir. Bir sonraki daha dik çizgi, bir birim zamanda fiyatların dört kat arttığını gösteren 1x4 çizgisi olacaktır. Daha dik sayılar genel olarak kullanılmasa da, giderek dikleşen bu çizgiler 1x8’e kadar sürdürülebilir. (Bkz. Şekil 13.1)

45 derecelik yukarı-trend çizgisinin altındaki ilk düz çizgi, iki birim zamanda fiyatın bir birim ilerlediğini gösteren 2x1 çizgisidir. Daha da düz bir çizgi, fiyatın bir birim değişmesi için dört birim zamanı gösteren 4x1 çizgisi olacaktır. Aşağıdaki tablo, derece eşdeğerleriyle birlikte, azalan bir sıralamada çeşitli açı çizgilerini gösteriyor. İlk rakam zamanı ve ikinci rakam da fiyatı temsil ediyor. Bu, zaman x fiyat şeklinde de okunabilir.

1 x 8 = 82 1/2 derece
1 x 4 = 75 derece
1 x 3 = 71 1/4 derece
1 x 2 = 63 3/4 derece
1 x 1 = 45 derece
2 x 1 = 26 1/4 derece
3 x 1 = 18 3/4 derece
4 x 1 = 15 derece
8 x 1 = 7 1/2 derece

1x3 ve 3x1 çizgilerinin tabloda yer aldığına dikkat edelim. Gann, fiyat hareketini üçe bölen bu çizgilerin haftalık ve aylık grafiklerde daha yararlı olduklarını açıkça hissetmişti. Gann’in geometrik çizgileri, hız çizgileri ve Fibonacci yelpaze çizgilerine çok benzer biçimde kullanılır.

Bir yukarı-trend’de bu çizgiler destek, bir aşağı-trend’de ise direnç çizgileridir. Bir yukarı-trend sırasında bu çizgilerden birinin kırılması, bir aşağıdaki çizgiye kadar fiyatların düşebileceğine işaret eder. Bunun tersi olarak, fiyatların yukarıdaki bir çizgiyi kırmaları durumunda bir sonraki yüksek çizgiye kadar yükselmeleri beklenir. (Bkz. Şekil 13.2).



Şekil 13.1 Gann’in, zaman X fiyat geometrik açıları görülüyor. 45 derece çizgisi, zamanın ve fiyatın kusursuz bir uyum içinde olduğu en önemli trend çizgisidir. Böyle bir durum çoğunlukla bir trend dönüşünü belirler. Bu trend çizgileri destek ve direnç seviyelerine işaret eder. Çizgilerden biri kırıldığı zaman fiyatlar bir sonraki çizgiye kadar ilerlerler.



Şekil 13.2 İMKB Endeksi’nin grafiğine uygulanmış olan Gann trend çizgileri görülüyor. Grafiği sol tarafından çizilmiş olan yukarı-trend çizgilerinden 45 derecelik çizginin Mayıs ayında kırılmasından sonra fiyatların bir alt çizgiye kadar gerilemiş ve o çizgide destek görmüş olduklarına dikkat edelim. Yine fiyatların Temmuz ayındaki zirveden çizilen aşağı-trend çizgilerine doğru yükselmelerinde bu çizgilerde nasıl duraksadığına ve en yukarıdaki çizginin de kırılmasından sonra yukarı-trend’in nasıl hızlanmış olduğuna dikkat edelim.

GEOMETRİK AÇI ÇİZGİLERİNİN ve YÜZDE GERİ-ÇEKİLMELERİN BİRLEŞTİRİLMESİ

Bu iki teknik birlikte kullanıldıkları zaman daha etkilidirler. Önemli bir piyasa hareketi ortaya çıktıktan sonra, tüm fiyat dizisi sekize bölünebilir. Bu işlem, yerinde yüzde noktalarına sekiz yatay çizgi çizilerek yapılabilir. Bir yukarı-trend’de bu çizgiler trendin dip noktalarında destek sağlarlar. Bir aşağı-trend’de bu çizgiler muhtemel dirençleri temsil eder.

Gann kullanıcıları bu çizgileri grafik üzerine yerleştirmekle, önemli yüzde geri çekilmelerin gelecekte tam olarak nerede olduklarını bilebilirler. Gann sekiz değişik sayı kullanmış olsa da en önemlileri merkezin yanına, 3/8, 4/8 ve 5/8 noktalarına yerleşmiş olanlardır. Bu sayılar, %50 geri-çekilmeyi ve iki Fibonacci sayısını da kapsarlar. Geriye kalan parametrelerin önemi daha azdır ancak işlemci, bunların nerede olduklarını da en azından bilmelidir.
Akımlar ve Teoriler Dünya Ekonomisi Ekonomistler Genel Kavramlar Teknik Analiz Türkiye Ekonomisi İletişim Anasayfa

FİYAT BOŞLUKLARI

Fiyat boşlukları, fiyat grafiklerinde görülen, hiçbir işlemin olmadığı bölgelerdir. Örneğin bir yukarı-trend’de, o günkü fiyat, o gün içinde bir önceki günün en yüksek fiyat değerinin üzerinde bir değerin altına düşmez ve bir önceki günün fiyat aralığıyla o günün fiyat aralığı arasında bir boşluk oluşur.

Bir aşağı-trend’de, o günkü fiyat, o gün içinde bir önceki günün en düşük fiyat değerinin altında bir değerin üzerine çıkamaz ve bir önceki günün fiyat aralığıyla o günün fiyat aralığı arasında bir boşluk oluşur. Yukarıya doğru olan boşluklar piyasanın güçlü oluşunun sinyali, aşağıya doğru olan boşluklar ise piyasanın güçsüz oluşunun sinyalidir.

Boşluklar, uzun dönemli, haftalık ve aylık grafiklerde de görülür ve bu durum genellikle fazlasıyla önemlidir. Ancak boşluklar, günlük çubuk grafiklerde daha çok görülür.

Fiyat boşluklarının yorumuyla ilgili olarak bazı inanışlar vardır. Bunlardan sıkça duyulanlardan biri "fiyat boşluklarının her zaman doldurulduğu"dur. Bu açıkça doğru değildir. Bazı boşluklar önemli bazıları ise değildir. Bazı boşluklar doldurulur, bazıları da doldurulmaz.

Boşlukların Dört Biçimi

Boşlukların dört genel biçimi vardır: Genel boşluk, kopuş boşluğu, kaçış boşluğu (ya da ölçüm boşluğu) ve tükeniş boşluğu.

Genel Boşluk

Genel boşluk, boşluklar arasında en az öneme sahip olandır. Bu boşluk, genellikle işlem hacmi çok dar olan piyasalarda ya da yatay piyasaların ortalarında ortaya çıkar. İşlem hacminin oldukça sığ olduğu, piyasaya ilginin olmadığı dönemlerde bu tür genel boşluklar fiyat grafiklerinde ortaya çıkabilir. Teknik analizcilerin hemen tamamı genel boşlukları değerlendirmeye almaz.

Kopuş Boşluğu

Kopuş boşluğu, genellikle önemli bir fiyat modelinin tamamlanışında ortaya çıkar ve genellikle önemli bir piyasa hareketinin başlangıcı olur. Piyasa tabanda, örneğin ters omuz ve baş formasyonu gibi bir ana fiyat modelini tamamladıktan sonra, omuz çizgisinin kırılması çok zaman bir kopuş boşluğuyla gerçekleşir. Piyasanın tabanlarında ya da tepelerindeki bölgelerden önemli kopuşlar bu tip boşluklarla gerçekleşir. Bir trendin tersine dönüşüne işaret olan ana trend çizgisinin kırılması da bir kopuş boşluğuyla gerçekleşebilir.

Kopuş boşlukları, genellikle yüksek işlem hacmi ile gerçekleşirler. Kopuş boşlukları hiçbir zaman doldurulmazlar. Fiyatlar, boşluğun üst ucuna kadar geri dönebilir (boğa piyasalarındaki kopuşlar) ve belki boşluğun bir kısmını kapatabilir fakat yine de bir kısım boşluk doldurulmadan kalır.

Bir kural olarak, kapanış boşluğuna eşlik eden işlem hacmi ne kadar fazla olursa o boşluğun doldurulması o kadar güçtür. Gerçekte boşluk tamamıyla dolarsa, bu durum esas olarak yanlış bir kopuş sinyaline işaret eder. Yukarıya doğru olan boşluklar, daha sonraki düzeltme hareketlerinde destek alanları olarak rol oynarlar. Aşağı doğru boşluklarda ise bu boşluklar daha sonraki düzeltme hareketlerinde direnç bölgeleri olarak rol oynarlar.

Kaçış ya da Ölçüm Boşlukları

Fiyatlar, bir miktar yol aldıktan sonra, hareketin ortalarında bir yerde bir sıçrama daha yaparlar (ya da bir seri boşluk) ve bu sıçramalar, kaçış boşluğu olarak adlandırılan ikinci tip bir boşluk biçimini oluştururlar. Bu tip boşluklar, piyasanın fazlaca yüksek olmayan işlem hacmi ile çok fazla yorulmadan hareket ettiği bir durumu anlatırlar.

Kaçış boşlukları, yukarı bir trendde piyasanın güçlülüğünün, aşağı bir trendde ise piyasanın güçsüzlüğünün belirtisidir. Kaçış boşlukları da piyasanın daha sonraki düzeltme hareketlerinde destek alanları olarak rol oynarlar ve genellikle doldurulmazlar. Kopuş boşluğunda olduğu gibi, kaçış boşluğunun altına doğru bir hareket yukarı-trend’de olumsuz bir sinyaldir.

Kaçış boşluğu, aynı zamanda ölçüm boşluğu olarak da adlandırılır. Çünkü, bir trendin genellikle yaklaşık olarak ortalarında bir yerde ortaya çıkar. Trendin başladığı ya da kopuşun olduğu yerden, trendin o ana kadar aldığı yol ölçülerek, geriye kalan hareketin muhtemel uzunluğunun tahmini, o ana kadar alınan yol 2 ile çarpılarak belirlenebilir.

Tükeniş Boşluğu

Bu sonuncu tip boşluk, piyasa hareketinin sonlarına doğru ortaya çıkar. Bütün fiyat hedeflerine ulaşıldıktan sonra ve diğer boşluk cinsleri (kopuş ve kaçış boşlukları) tanımlandıktan sonra analizci, tükeniş boşluğunun oluşmasını beklemeye başlar. Bir yukarı-trend’in sonlarına yaklaşırken deyim yerindeyse fiyatlar, ölmek üzere iken ileriye doğru son bir sıçrama daha yaparlar. Ancak bu yukarı doğru sıçramalar hızla tükenir ve fiyatlar birkaç gün ya da bir hafta içinde geriye doğru düşerler. Fiyatlar bu son boşluğun altında kapanınca, tükeniş boşluğu ortaya çıkmış demektir. 4.24b’dan 4.24e’ye kadar olan şekiller, gerçek yaşamda boşlukların neye benzediğini görüntülüyor.



Şekil 4.24a Boşlukların üç biçimi görülüyor. Kopuş boşluğu tabandaki modelin tamamlanmış olduğunun sinyali olmuştur. Kaçış boşluğu yolun yaklaşık yarısında ortaya çıkmıştır (bu, kaçış boşluğuna neden ölçüm boşluğu da denildiğinin de açıklamasıdır). Yukarı doğru tükeniş boşluğunun arkasından, geride bir ada dönüş formasyonu bırakarak aşağı doğru bir kopuş boşluğu oluşmuştur.



Şekil 4.24b Tofaş Oto Fabrika’nın grafiğinde boşlukların hemen tümünün oldukça güzel örnekleri görülüyor.



Şekil 4.24c Tofaş Oto Ticaret’in grafiğinde boşluk biçimleri görülüyor.

Ada Dönüş Formasyonu

Bazı durumlarda bir yukarı-trend’de tükeniş boşluğu oluştuktan sonra, aşağı doğru da bir boşluk oluşmadan önce fiyatlar, bir hafta ya da birkaç gün dar bir aralıkta hareket ederler. Böyle bir durum geriye, etrafı suyla çevrilmiş bir adaya benzeyen, birkaç gün sürmüş olan bir fiyat hareketi bırakır. Yukarı doğru giderken oluşmuş olan tükeniş boşluğunu aşağı doğru bir kopuş boşluğu izler ve böylece oldukça önemli bir trend dönüşümünün sinyali olan "ada dönüş formasyonu" oluşmuş olur. Ancak tersine-dönüşün asıl önemli anlamı, trendin genel yapısı içinde, fiyatların nerede seyrediyor olduğuna dayanır.



Şekil 4.24d Yine çeşitli boşluk biçimleri görülüyor.



Şekil 4.24e Yasaş’ın grafiğinde boşlukların üç cinsi görülüyor.
Akımlar ve Teoriler Dünya Ekonomisi Ekonomistler Genel Kavramlar Teknik Analiz Türkiye Ekonomisi İletişim Anasayfa

DİKDÖRGEN MODELİ VE DÖVİZ

Dikdörtgen formasyonu, fiyatların iki yatay paralel çizgi arasında yana doğru hareket ettiği, trendin bir duraklamasını ifade eder. Dikdörtgen formasyonuna bazen işlem aralığı da denir. Dow Kuramı'nın sözlüğünde ise dikdörtgen formasyonuna çizgi denir. Her ne denirse densin, bu formasyon varolan trendin bir erteleme dönemini temsil eder ve çoğunlukla formasyon ortaya çıkmadan önceki trend yönünde çözülür. Tahmin değeri anlamında dikdörtgen formasyonunu, birleşen trend çizgileri yerine yatay trend çizgilerinin olduğu bir simetrik üçgene benzetebiliriz.



Şekil 6.9a Bir yukarı-trend’de bir boğa piyasası dörtgeni örneği görülüyor. Bu model "işlem aralığı" olarak da adlandırılır ve fiyatların iki yatay trend çizgisi arasında hareket ettiği bir durumu gösterir.

Yukarı ya da aşağı çizginin dışında gerçekleşen bir kapanış, dikdörtgenin tamamlanmış olduğuna işaret eder ve trendin yönünü gösterir. Ancak, dikdörtgen formasyonunun bir erteleme formasyonundan bir tersine-dönüş modeline dönüşüp dönüşmediği konusunda analizci her zaman uyanık olmalıdır. Örneğin, bir yukarı-trend’in görüldüğü Şekil 6.9.a'daki üçlü tepe muhtemelen tepede oluşan bir üçlü dönüş modeline benzetilebilir.



Şekil 6.9b Bir ayı piyasası dörtgeni örneği görülüyor. Dörtgenler çoğunlukla süreklilik modelleri olarak düşünülse de bir üçlü taban gibi tersine-dönüş modeli haline dönüşebilecekleri de unutulmamalıdır.

İşlem Hacmi Modelinin Önemi

Önemli bir ipucu, işlem hacmi modelinin incelenmesidir. Her iki yöne doğru olan fiyat dalgalanmaları oldukça geniş olduğu için analizci hangi hareketlerin yüksek işlem hacmiyle gerçekleştiğine dikkat etmelidir. Eğer yukarı hareketler daha yüksek işlem hacmiyle ve geriye dönüşler düşük işlem hacmiyle oluyorsa o zaman formasyon muhtemelen yukarı-trend yönünde süreklilik ifade eder. Yüksek işlem hacmi eğer aşağı doğru olan hareketlerde ortaya çıkıyorsa, o zaman bu durum muhtemel bir trend dönüşümünün uyarısı olarak değerlendirilebilir.



Şekil 6.9c Sabah Yayıncılık’ın grafiğinde bir boğa piyasası dörtgeni görülüyor

Diğer Benzerlikler ve Farklılıklar

Dikdörtgen formasyonu, oluşma süresi olarak üçgenlere ve takoz formasyonuna benzer biçimde, çoğunlukla bir aydan üç aya uzanan bir süre içinde oluşur. İşlem hacmi modeli diğer süreklilik modellerinden, büyük fiyat dalgalanmalarının diğer modellerde görülen olağan işlem hacmi düşüşünü engellemesi anlamında farklılaşır.

Dikdörtgen formasyonuna uygulanan en genel ölçme tekniği fiyat aralığının yüksekliğinin ölçümüne dayanır. Fiyat aralığının yüksekliği tepeden tabana ölçülür ve daha sonra bu uzunluğun kopuş noktasından izdüşümü alınır. Bu yöntem önceki bölümlerde değinilmiş olan düşey ölçüm tekniklerinin benzeridir ve piyasanın hareketliliğine dayanır.

Kopuşlar sırasındaki işlem hacmi ve geri dönüş hareketleri konusunda şu ana kadar söylenen her şey dikdörtgen formasyonu için de geçerlidir. Üst ve alt sınırlar yatay oldukları için ve bu şekilde daha iyi tanımlanabildikleri için dikdörtgen formasyonunda destek ve direnç seviyeleri daha iyi görülür. Bu, yukarı kopuşlarda, kopuşun olduğu fiyat seviyesinin daha ilerideki bir zamanda olabilecek bir geri-dönüş hareketinde bu seviyenin bir destek seviyesi olacağı anlamına gelir. Aşağı-trend’lerdeki bir aşağı doğru kopuştan sonra, bir önceki destek alanı bölgesi şimdi piyasanın herhangi bir yukarıya doğru tepki hareketinde bir direnç bölgesi haline gelmiştir.
Akımlar ve Teoriler Dünya Ekonomisi Ekonomistler Genel Kavramlar Teknik Analiz Türkiye Ekonomisi İletişim Anasayfa

DESTEK VE DİRENÇ

Şekil 4.3a Bir yukarı-trend’de yükselen destek ve dirençler görülüyor. 2 ve 4 noktaları genellikle bir önceki düzeltmenin tabanları olan destek seviyeleridir. 1 ve 3 noktaları daha önceki tepeler olan direnç seviyeleridir.



Şekil 4.3b Bir aşağı-trend’de destek ve dirençler görülüyor.

Tabanlar ya da bir başka deyişle geriye dönüşlerde oluşan düşük fiyat değerlerine destek denir. Destek terimi, satıcıların baskısına karşı alıcıların daha güçlü çıktığı bir piyasanın grafik üzerindeki seviye veya bölgesini anlatır. Böyle bir durum, bir düşüşün durduğu ve fiyatların yeniden hareketlendiği bir durumdur.

Direnç ise desteğin tersidir ve satış baskısının hakim olduğu, fiyatın yükselişinin geriye döndüğü, piyasanın üzerindeki bir alanı ya da fiyat seviyesini temsil eder. Bir direnç seviyesi, genellikle bir önceki tepe ile tanımlanır. Şekil 4.3a’da, 1 ve 3 noktaları direnç seviyeleridir. Şekil 4.3a bir yukarı-trend’i gösteriyor. Bir yukarı-trend’de destek ve direnç seviyeleri bir yükselen model ortaya çıkartırlar. Şekil 4.3b’de, alçalan tepe ve tabanlarıyla bir aşağı-trend görülüyor. Bir aşağı-trend’de, 1 ve 3 noktaları piyasanın altındaki destek seviyeleri ve 2 ve 4 noktaları da piyasanın üzerindeki direnç noktalarıdır.

Bir yukarı-trend’de direnç seviyeleri, o yukarı-trend’deki duraklamaları temsil eder ve bu seviyeler genellikle belli bir noktada geçilirler. Destek seviyeleri, bir aşağı-trend’de düşüşü sürekli olarak durdurabilmekte yetersiz kalırlar fakat düşüşü en azından geçici olarak kontrol edebilirler.

Trend kavramının tam olarak anlaşılabilmesi için destek ve direnç kavramlarının tam olarak kavranmaları gerekir. Bir yukarı-trend’in sürebilmesi için, birbirini takip eden her bir düşük seviyenin (destek seviyesinin) kendisinden bir önceki düşük seviyenin üzerinde olması gerekir. Daha yukarıda oluşan her bir yüksek seviye (direnç seviyesi) kendisinden bir önceki yüksek seviyeden daha yukarıda olmalıdır. Bir yukarı-trend’in düzeltmesinin dip noktası bir önceki düşük seviyeye kadar uzanırsa bu durum, yukarı-trend’in sonuna yaklaşıldığının ya da en azından bir yukarı-trend’den bir yatay trende geçildiğinin bir erken uyarısı olabilir. Eğer destek seviyesi kırılırsa, bu durumda trendin yukarıdan aşağıya dönüyor olduğu akla gelir.



Şekil 4.4a Bir trend tersine-dönüş örneği görülüyor. Fiyatların 5 noktasında, bir önceki 3 noktasındaki tepeyi geçemeyişi ve bunun ardından, 4 noktasındaki bir önceki düşük seviyenin kırılması, aşağı doğru bir trend tersine-dönüşü oluşturur. Bu tip bir modele "ikili tepe" denir.



Şekil 4.4b Trendin tersine-dönüşünün tabandaki bir örneği görülüyor. 5 noktasında, fiyatların 3 noktasındaki bir önceki tabanın altına düşmeyip tutunabilmesi çoğunlukla, bir tabanın ilk sinyali olur. 4 noktasındaki tepenin de geçilmesiyle taban onaylanmış olur.



Şekil 4.4c Tabanda ortaya çıkan bir tersine-dönüş’ün klasik bir örneği görülüyor.

Bir önceki direnç tepesinin her test edilişinde, yukarı-trend özellikle kritik bir aşamadadır. Bir yukarı-trend’de bir önceki tepenin geçilemeyişi ya da bir aşağı-trend’de bir önceki destek tabanının altına düşülmemesi genellikle, varolan trendin değişiyor olduğunun ilk sinyalidir.

4.4a’dan c’ye kadar olan şekiller klasik tersine-dönüş’lerin örnekleridir. Şekil 4.4a’da, 5 noktasında fiyatların bir önceki tepeyi (3 noktası) geçememiş olduklarına dikkat edelim. Bu tip tersine-dönüş, destek ve direnç seviyelerinin basitçe gözlenmesiyle tanınabilir.

Destek ve Direnç Seviyeleri Rollerini Nasıl Değiştirirler

Şu ana kadar "destek"i, bir önceki düşük seviye ve "direnç"i de bir önceki yüksek seviye olarak tanımladık. Ancak bu her zaman böyle olmaz. Bu durum bizi destek ve direncin az bilinen ve ilginç yönlerinden birine taşır: destek ve direnç, rollerini değiştirirler. Bir destek ya da direnç seviyesi anlamlı bir miktarda geçilirse, destek ve direnç rollerini değiştirir ve tam ters bir şekle dönüşür. Diğer bir deyişle, bir direnç seviyesi destek, bir destek seviyesi de direnç haline gelir. Bunun neden böyle olduğunu anlayabilmek için, destek ve direnç seviyelerinin ortaya çıkmasının arkasındaki psikolojiyi tartışmak yararlı olacaktır.

Destek ve Direncin Psikolojisi

Konuyu daha iyi açıklayabilmek için piyasaya katılanları üç kategoriye ayıralım: Uzun (long) pozisyon alanlar, kısa (short) pozisyon alanlar ve hiçbir pozisyonu olmayanlar. Uzun pozisyon alanlar kontrat satın almış olanlar, kısa pozisyon alanlar kendilerini satış tarafına bağlamış olanlar ve hiçbir pozisyon almamış olanlar da, kendilerini ya piyasanın dışında tutuyor olanlar ya da piyasaya hangi yönden gireceklerine henüz karar vermemiş olanlardır.

Piyasanın, bir süredir dalgalandığı bir destek noktasından yukarıya doğru hareket etmeye başladığını düşünelim. Uzun pozisyon almış olanlar (destek noktası yakınında alım yapmış olanlar) sevinçli fakat daha fazla alım yapamadıkları için de üzüntülüdürler. Uzun pozisyon almış olanlar, eğer piyasa alım yapmış oldukları destek noktasına yeniden gerilerse ancak o zaman uzun pozisyonlarına yenilerini ekleyebilirler.

Kısa pozisyonda olanlar bu anda kendilerinin piyasanın yanlış tarafında olduklarını fark ederler ya da en azından piyasanın doğru tarafında olduklarından şiddetle kuşkulanırlar. (Sözünü ettiğimiz destek alanından piyasanın ne kadar uzaklaşmış olduğu bu düşünceleri büyük şekilde etkiler.) Kısa pozisyonda olanlar, piyasadan çıkabilmek için, piyasaya girdikleri (kısa pozisyon aldıkları) destek alanına yeniden geri dönülmesi umudu içinde olurlar.

Açılmış olan hiçbir pozisyonları olmadan bir kenarda oturanlar iki gruba ayrılabilir. Birinci grup, hiçbir pozisyon açmamış olanlar ve şu ya da bu nedenle uzun pozisyonlarını destek alanında daha önceden tasfiye etmiş olanlardır. İkinci grup ise, destek bölgesinde açmış oldukları uzun pozisyonlarını kısa sürede tasfiye etmiş ve bu nedenle, satış yaptıkları noktadan pozisyonlarını yerine koyabilmek için yeni bir şansı umutla bekleyenlerdir.

Kararsız olan sonuncu grup, fiyatların yükseliyor olduğunun farkına varmıştır ve ilk alım fırsatında piyasaya uzun pozisyon alma yönünde girmeye karar vermiştir. Bu dört grubun tümü "bir sonraki dip noktada alım yapmaya" karar vermişlerdir. Bu dört grubun hepsinin piyasanın bu destek noktasında "kazanılmış hakları" vardır. Eğer fiyatlar bu destek bölgesine gerileyecek olursa, bu dört grubun hepsinin yeni alım yapmaları doğal olarak fiyatların yukarı gitmesinin maddi temeli olacaktır.

Destek bölgesinde ne kadar fazla alım-satım işlemi gerçekleşirse destek o derece fazla önem kazanır çünkü o bölgede daha fazla yatırımcının "kazanılmış hakları" vardır. Verili bir destek ya da direnç bölgesindeki işlem büyüklüğü üç yolla belirlenir: Destek bölgesinde geçirilen zamanın büyüklüğü, işlem hacmi ve işlem yoğunluğunun ne kadar yakın bir zamanda gerçekleşmiş olduğu.

Bir destek ya da direnç alanında fiyatlar ne kadar uzun süre kalırsa, bu alan o derece önem kazanır. Örneğin, fiyatlar yukarıya dönmeden önce eğer bir duraklama bölgesinde üç hafta yatay olarak hareket ederlerse bu destek alanı fiyatların bu bölgede üç gün yatay olarak hareket ettiği bir durumdan daha önemli olacaktır.

Destek ve direncin öneminin ölçümü için diğer bir yol işlem hacmidir. Eğer bir destek seviyesi yüksek işlem hacmiyle oluşursa bu daha çok sayıda sözleşmenin el değiştirdiğine işaret eder ve bu da bu destek seviyesini, çok az işlem gerçekleşmiş olduğu bir durumdan daha önemli bir şekle sokar.

Bir destek ya da direnç alanının önemini belirleyebilmenin üçüncü bir yolu, işlemlerin ne kadar yakın bir zamanda yoğunlaşmış olduğudur. Piyasanın hareketlerine yatırımcıların tepkileri ve yatırımcıların piyasada açtıkları ya da açamadıkları pozisyonlar konusuyla ilgilendiğimiz için, işlem yoğunluğunun zamanı önemlidir. İşlem yoğunluğu ne kadar yakın tarihlerde gerçekleşmiş ise, o destek ya da direnç seviyesi de o kadar güçlü olur.

Şimdi bu tabloyu tersine çevirelim ve fiyatların yukarıya doğru değil aşağıya doğru hareket ediyor olduklarını düşünelim. Bir önceki örnekte, fiyatlar yukarıya doğru hareket ettikleri için piyasaya katılanların birleşik tepkisi, her aşağıya doğru fiyat hareketinin yeni alımlarla karşılaşmasına (böylece yeni destek oluşmasına) neden olur. Ancak, eğer fiyatlar düşmeye başlar ve önceki destek alanının altına inerlerse yatırımcıların tepkisi tersine döner. Destek bölgesinde alım yapmış olanlar şimdi yanlışlık yapmış olduklarını fark etmişlerdir. Bu durumda yatırımcılar ya ek olarak yeni marjin parası ödeyecekler ya da pozisyonlarını kapatacaklardır.

Başlangıçta önceki desteği ortaya çıkaran şey, piyasadaki alım emirlerinin baskınlığıydı. Ancak şimdi, önceki alım emirlerinin tümü satım emirlerine dönüşmüştür. Destek, direnç haline dönüşmüştür. Daha da önemli olan, en yeni olan ve daha fazla işlem hacminin gerçekleşmiş olduğu daha güçlü önceki destek seviyesi şimdi direnç bölgesine dönüşmüştür.

Piyasaya katılmış olan üç kategorideki yatırımcılarca ortaya çıkarılmış olan desteğin bütün etkenleri (uzun pozisyon almış olanlar, kısa pozisyon almış olanlar ve hiçbir pozisyon almamış olanlar), şimdi fiyatların üzerinde, gelecekteki yukarıya doğru fiyat çıkışlarında bir çatı olarak işlev görecek hale dönüşmüşlerdir.

Burada biraz durmak ve teknik analizcilerce kullanılan fiyat modellerinin ve destek ve direnç gibi kavramların neden yararlı oldukları üzerinde düşünmek yararlı olacaktır. Bu araçların işe yaramaları, grafiklerin ürettiği ya da grafikler üzerine çizilmiş bazı çizgilerin bir takım sihirleri değildir. Bu araçların işe yaramaları, piyasaya katılanların gerçekte ne yapıyor olduklarını ve onların piyasadaki olaylara olan tepkilerini belirleyebilmemizi sağlamalarındandır.

Grafik analizleri, gerçekte insan psikolojisinin ve değişen piyasa koşullarına yatırımcıların tepkisinin (reaksiyonunun) incelenmesidir. Piyasaların çok hızlı geliştiği bir dünyada yaşadığımız için ne yazık ki biz grafik terminolojisine çok fazla dayanma eğilimi içinde oluyoruz ve grafikteki resimleri başlangıçta ortaya çıkartan temel güçleri kestirme ifadelerle atlıyoruz. Destek ve direnç seviyelerinin fiyat grafikleri üzerinde niçin belirlenebildiği ve piyasa hareketlerinin tahmininde kullanılmalarının niçin yardımcı olduklarının güçlü psikolojik nedenleri vardır.

Desteğin Dirence, Direncin Desteğe Dönüşmesi: Geçilme Derecesi

Bir destek seviyesi, anlamlı bir miktarda geçilirse direnç seviyesine, bir direnç seviyesi de anlamlı bir miktarda geçilirse destek seviyesine dönüşür. Şekil 4.5a ve c, sadeleştirilmelerinin dışında 4.3a ve b şekillerinin benzeridir. Şekil 4.5a’da, fiyatlar yükseliyorken, gerileme hareketinin 1 noktasındaki tepe seviyesindeki 4 noktasında durmuş olduğuna dikkat edelim. 1 noktasındaki önceki tepe, bir direnç seviyesiydi fakat 3 dalgasıyla kesin şekilde kırıldıktan sonra, önceki direnç tepesi bir destek seviyesi haline dönüşmüştür.

1 dalgasının tepesi yakınlarındaki önceki "satışların" tümü (direnç seviyesini oluşturan) şimdi "alışa" dönüşmüştür. Düşen fiyatları gösteren 4.5b’deki şekilde, 1 noktası (önceki destek seviyesi) 4 noktasında artık bir direnç seviyesine dönüşmüştür.



Şekil 4.5a Bir yukarı-trend’de, direnç seviyeleri anlamlı bir oranda geçilirse (kırılırsa) o direnç seviyeleri destek seviyelerine dönüşür. Şekilde, 1 noktasındaki direnç kırılınca o direncin fiyata 4 noktasında destek sağladığı görülüyor. Bir önceki tepeler, takip eden düzeltmelerde destek seviyeleri olurlar.



Şekil 4.5b Bir aşağı-trend’de, kırılan destek seviyeleri, takip eden düzeltmelerde, direnç seviyeleri haline dönüşürler. Şekilde, 1 noktası ile gösterilen destek seviyesinin daha sonra 4 noktasında direnç seviyesi haline geldiği görülüyor.



Şekil 4.5c Temmuz ayının sonlarına doğru oluşmuş olan direncin kırıldıktan sonra destek haline dönüşmüş olduğuna dikkat edelim. Geçilmiş olan ağustos ayının tepe noktaları da gelecekteki düzeltme hareketlerinde destek sağlayacaklardır.

Daha önce değindiğimiz gibi fiyatların, destek ya da dirençten ayrıldığı uzaklığın büyüklüğüyle orantılı olarak o destek ya da direncin önemi artar. Bu durum, destek ya da direnç seviyesi geçilip de rolleri tersine döndüğü zaman daha da geçerlidir. Örneğin, destek ve direnç seviyelerinin ancak anlamlı uzaklıkta geçildikleri zaman rollerinin tersine döndüğünü söylemiştik. Pek iyi, "anlamlı uzaklığı" ortaya çıkartan şey nedir?

Burada, geçilmenin anlamlı uzaklıkta olup olmadığını belirlemede bir miktar öznellik vardır. Bazı grafikçiler, özellikle ana destek ve direnç seviyeleri için %10’luk bir geçilme ölçütü kullanırlar. Kısa dönemli destek ve direnç alanları muhtemelen %3 ya da 5 gibi daha küçük sayılar gerektirirler.

Gerçekte her analizci, anlamlı miktarda geçilmeyi neyin oluşturduğuna kendisi karar vermelidir. Ancak, destek ya da direnç alanları yalnızca, piyasaya katılanların yanlışlık yaptıklarına ikna olacakları kadar piyasanın yeterince yol alması durumunda rollerini tersine çevirirler.

Destek ve Direnç Alanları Olarak Yuvarlak Sayıların Önemi

Yuvarlak sayıların, fiyatın yukarı çıkışını ya da aşağı düşüşünü durdurma eğilimleri vardır. İşlem yapanların, fiyat hedefleri ve bu fiyat hedeflerine göre davranma şeklinde, 10, 20, 25, 50, 75, 100 (ve 100’ün katları) gibi önemli yuvarlak sayılarla düşünme eğilimleri vardır. Dolayısıyla bu yuvarlak sayılar, "psikolojik" destek ya da direnç seviyesi olarak rol oynarlar. İşlem yapan bir kişi bu bilgiyi, önemli bir yuvarlak sayıya yaklaşıldığı sırada pozisyonunu kapatarak karlarını realize etme yönünde kullanabilir.
Akımlar ve Teoriler Dünya Ekonomisi Ekonomistler Genel Kavramlar Teknik Analiz Türkiye Ekonomisi İletişim Anasayfa

DÖVİZDE ÇİVİ FORMASYONU

Oluşumu sırasında tanımlanması en güç olan fakat nadir olarak da olsa karşılaşılan bir model de V veya çivi formasyonudur. Gerçekte tabanda veya tepede oluşan V formasyonunu (veya çivi) tanımlayabilmek çok güçtür. Çünkü bu formasyon gerçekte bir model değildir. İncelediğimiz bütün tersine-dönüş modelleri trend içinde aşamalı bir değişim süreci izlerler. Var olan trend, arz ve talep güçlerinin nispi bir dengeye ulaştığı bir noktaya kadar aşamalı olarak yavaşlar ve alıcılar ve satıcılar arasında, bu trendin sürecek mi yoksa tersine mi dönecek olduğunu belirleyen bir savaş kopar.

Fiyatlar, bir süre yatay bir hareket içine girerler ki bu arada analizci, piyasanın hareketini incelemeye ve piyasanın gelecekteki yönü konusunda ip uçları yakalayabilmeye vakit bulur. Bu süreçte fiyatların bir geçiş aşamasında olduğu söylenir. Tersine-dönüş modellerinin hemen hepsi için varolan durum budur.

Bununla birlikte V modeli, piyasanın aşamalı şekilde yön değiştirme eğiliminden kökten bir farklılığı temsil eder. Bu, küçük bir sinyalle ya da hiçbir sinyal vermeden trendin aniden tersine dönüşüdür. Bunu, aksi yönde ani ve hızlı bir hareket takip eder. V modeli, model olmayan bir modeldir çünkü, ortaya çıktıktan sonra model olduğu anlaşılabilen bir model olamaz.

Çoğu zaman bu hareketler, anahtar tersine-dönüş günleri ya da ada tersine-dönüşleri olarak belirlenirler. Bu durumda analizci bu modelleri, modellerin oluşumu sırasında önceden tahmin edebilmek, tanımlayabilmek (ya da en azından kuşkulanmak) ve uygun tutumu alabilmek için ne yapabilir? Bu soruları yanıtlayabilmek için, tepede oluşan bir V modeline daha yakından bakalım (bkz. Şekil 5.9a, b ve c).



Şekil 5.9a Tepedeki bir V ya da çivi örneği görülüyor. Modelin bu biçimi genellikle piyasanın yukarıya doğru aşırı derecede yol almış olduğu hızlı bir boğa trendinden sonra ortaya çıkar. Geriye dönüş çoğunlukla bir anahtar tersine dönüş günü ya da bir ada dönüşüyle gerçekleşir. Piyasa bir boşluğa düşmüşçesine aniden yön değiştirir



Şekil 5.9b Tabandaki bir V ya da çivi formasyonu örneği görülüyor. Aşağı-trend hiçbir geçiş zamanı ve fırsatı tanımadan hızla bir yukarı-trend’e döner. Çivi formasyonu muhtemelen belirlenebilmesi en güç olan fiyat modelidir.

İlk olarak, öncül bir trend vardır. Bu öncül trend çoğu zaman, hareketi boyunca çok az ve genellikle küçük düzeltmeler yapan bir kaçış hareketidir ve genellikle, geride fiyat boşlukları kalır. Bu durum, bir şeylerin kontrol dışına çıktığı ve tüm normal beklentilerin ötesine geçildiği bir durumdur. Hemen tüm profesyonel analizciler, bu durumlarda uyanık olabilme konusunda ders almışlardır.



Şekil 5.9c Petkim’in grafiğinde çivi formasyonu görülüyor. Grafikte yukarı harekette fiyat boşlukları görüldüğüne dikkat edelim.

Sizin de hayal edebileceğiniz gibi doğal olarak bu gibi hızla kaçan piyasa koşullarında trene atlayabilmek bütün analizcilerin rüyasıdır. Fakat bir noktada en deneyimli analizci bile hareket sürerken tedirgin olmaya başlar. Bu, bir kaplan sürmeye benzetilebilir. Kaplanı yakalayıp üzerine binebilmek de bir başka iştir. Burada dikkat gerektiren sorun, hiçbir yara almadan ve saygınlıkla nasıl veya ne zaman piyasadan çıkılacağıdır.

Bunun nedeni, hızla hareket eden piyasaların, bir yönde çok aşırı ilerlemeleri gibi kötü bir yanları vardır ki, böyle piyasalar çoğunlukla aşırı gerilmiş bir lastik gibi aksi yönde ani bir hareket başlatırlar. Bu ani tersine dönüşler genellikle küçük ya da hiçbir uyarı olmadan ortaya çıkarlar.

V Tersine-Dönüş Modelinin Önkoşulları

Bir çivi ya da V modeli için esas önkoşul, çok dik (aşağı ya da yukarı) ya da hızla koşan bir trenddir. Gerçek dönüş, çok yüksek işlem hacminin eşlik ettiği bir anahtar tersine-dönüş günü ya da bir ada tersine-dönüş modeliyle karakterize olur. Bazen böyle bir tersine-dönüşe eşlik eden tek geçerli trend sinyali, oldukça dik bir trend çizgisinin kırılmasıdır. Böyle bir durumda hareketli ortalamalar çok yararlı değildir çünkü hareketli ortalamalar doğaları gereği hızlı fiyat hareketlerini takip edemez ya da bir başka deyişle bu hareketin gerisinde kalır.

Daha sonraki tersine hareket çok kısa bir süre içinde, önceki trendin önemli bir oranını (1/3'den 1/2'ye kadar) geri alır. Aksi yönde ani hareketin bu önemli nedenlerinden biri, önceki trend sırasında destek ve direnç çizgilerinin olmayışı ve geride çok fazla fiyat boşluğu bırakılmış olduğu için geride çok fazla "hava" kalmış olmasıdır.

Analizcinin açmazı, güçlü bir trend ile hareket eden piyasanın içinde ne kadar bekleyeceğidir. Analizci, koruyucu "stop noktaları" koyarak kârının büyümesine izin verebilir. Bu, trendin ani olarak tersine dönüşüne karşı korunurken, kârların birikmesine de izin vermenin genel bir yoludur.

Kaçış hareketleri ve bu tür trendleri durduran ani V tersine-dönüş hareketleriyle ilgili sorun, aksi yöndeki hareketlerin, kitaplarda yazılı olan stop noktaları kullanılarak bile olsa, piyasadan çıkışı olağanüstü güçleştirmesidir. Eğer analizci bu tür tepelerde önce davranıp kârını realize ederse, bunun sonucu genellikle çok daha yüksek kârların kaçırılarak piyasadan çıkılmış olunması olur. Ancak, zengin olmanın kolay olduğunu da kimse söylememiştir. Burada esas olarak, piyasanın tabanlarından çok tepelerinden söz ediyoruz. V modeli, piyasanın hem tepesinde hem de tabanında oluşabilse de, en dramatik örnekler tepelerde yaşanır.

Uzamış V Tersine Dönüş Modelleri

V tersine-dönüş modelinin bir biçimi de uzamış V'dir. Bu model, piyasa döndükten kısa bir süre sonra küçük bir platformun oluşmasının dışında, temel olarak V modeliyle aynıdır. Platform genellikle, Şekil 5.10a'da da görüldüğü gibi, grafiğin sağ tarafında oluşur. Platform, bayrak modeline benzeyen bir biçimde, yeni trendin aksi yönünde hafifçe bir eğim ile hareket eder.

Platform bir tepede yukarı doğru, bir tabanda ise aşağı doğru eğimlidir ve platformun oluşumunda işlem hacmi azalır. Uzamış V tersine-dönüş modeline, asıl V modeline göre daha az rastlanır ancak bu model analizciye, hem varolan pozisyonlarını tasfiye edebilmekte, hem de yeni trend yönünde yeni pozisyon açabilmekte büyük fırsatlar tanır.



Şekil 5.10a Uzamış bir tepe V modeli örneği görülüyor. Piyasanın dönüşünden hemen sonra küçük bir platform oluşur ve bu platform çoğunlukla yeni aşağı-trend’in aksi yönünde bir eğim taşır. Platformdan kopuş trendin tersine-dönüş’ünü tamamlar.



Şekil 5.10b Sol tarafta uzamış bir tepe V formasyonu görülüyor. Modelin oldukça az rastlanan bu biçimi, platformun piyasanın dönüşünden önce oluşmasının dışında normal uzamış V’nin benzeridir.

Sol Tarafta Uzamış V Tersine-Dönüş Modeli

Uzamış V modelinin daha da nadir rastlanan bir biçimi, piyasa dönmeden önce, grafik modelinin sol tarafında düşen bir platform oluşmasıyla (bkz. Şekil 5.10b) ortaya çıkar. Bu model, piyasa döndükten sonra çok yararlı olmasa da, platformun en düşük noktası grafikte bize bir destek noktası verir ki, daha sonra bu destek noktası kırıldığı zaman tersine-dönüş modeli de tamamlanmış olur. Platformun bu en düşük noktası aynı zamanda, piyasanın düşüşünü yavaşlatan geçici bir destek de sağlayabilir ki bu da analizciye hareket edebilme zamanı sağlar.
Akımlar ve Teoriler Dünya Ekonomisi Ekonomistler Genel Kavramlar Teknik Analiz Türkiye Ekonomisi İletişim Anasayfa

DÖVİZDE FİYAT MODELLERİ

Fiyat modelleri, değişik kategoriler içinde sınıflandırdığımız ve tahmin değeri taşıyan, fiyat grafiklerinde görülebilen resimler ya da formasyonlardır.

FİYAT MODELLERİNİN İKİ TİPİ: TERSİNE-DÖNÜŞ MODELİ ve SÜREKLİLİK MODELİ

Fiyat modellerinin iki ana kategorisi vardır: tersine-dönüş modeli ve süreklilik modeli. Bu isimlerin kendilerinin ima ettiği gibi, tersine-dönüş modelleri, trendde önemli bir tersine-dönüş ortaya çıkıyor olduğuna işaret ederler. Diğer tarafta süreklilik modelleri, varolan trend, kendi orijinal hareketini devam ettirmeden önce, piyasanın kısa vade içinde aşırı alınmış ya da aşırı satılmış durumunu düzeltmek üzere, yalnızca bir süre için duraksamasını anlatır. Burada ustalık, fiyat modeli formasyonunun oluşması sırasında, olabildiğince erken bir dönemde, iki tip fiyat modeli arasındaki ayrımı yapabilmektedir.

Bütün fiyat modellerinde hacim, önemli bir onaylayıcı (destekleyici) rol oynar. Kuşkulu durumlarda (çoğu zaman pek çok kuşku vardır), fiyat grafiğinin yanında hacim modelinin incelenmesi, fiyat modeline güvenilip güvenilemeyeceği konusunda karar verici bir etken olabilir.

Bunun yanında hemen tüm fiyat modellerinin, teknik analizcinin minimum fiyat hedeflerini belirleyebilmesi için, belli ölçüm teknikleri vardır. Bu fiyat hedefleri, daha sonraki fiyat hareketinin uzunluğunun yalnızca yaklaşık değerleri olsalar da, yatırımcıya risk-getiri oranını belirleyebilmesi açısından yardımcı olurlar.

Bütün Tersine Dönüş Modellerinde Ortak Olan Temel Noktalar

Ana tersine-dönüş modellerinin teker teker tartışmasına başlamadan önce, tüm tersine-dönüş modellerinde ortak olan birkaç temel noktayı sıralayalım.

1. Herhangi bir tersine-dönüş modelinin ilk koşulu, öncül bir trendin var olmasıdır.
2. Yaklaşmış olan trend dönüşünün ilk sinyali genellikle önemli bir trend çizgisinin kırılmasıdır.
3. Fiyat modeli ne kadar genişse, daha sonraki hareket o derece büyük olur.
4. Tepede oluşan fiyat modelleri, tabanda oluşan fiyat modellerine göre daha kısa sürelidirler.
5. Tabanda oluşan fiyat modellerinde fiyat aralıkları dardır ve bu modeller daha uzun zamanda oluşurlar.
6. İşlem hacminin önemi, tepede oluşan fiyat modellerinde daha fazladır.

Öncül Bir Trendin Var Olması

Herhangi bir tersine-dönüş modeli için, ana bir trendin varlığı önemli bir öncüldür. Bir başka deyişle, piyasanın tersine döndürebileceği bir şeyleri olmalıdır. Grafik üzerinde bazen, tersine-dönüş modellerinden birine benzeyen bir formasyon oluşur. Ancak eğer o model oluşmadan önce bir trend yok idi ise, tersine döndürülecek bir şey yok demektir ve o model kuşkulu bir modeldir. Belli fiyat modellerinin trend içinde nerede buluştuğunun bilinmesi fiyat modelini tanımlayabilmekte önemli bir rol oynar.

Tersine döndürülecek olan öncül bir trendin olması, aynı zamanda ölçüm için de gereklidir. Daha önce de değindiğimiz gibi, ölçüm tekniklerinin hemen tamamı yalnızca minimum fiyat hedeflerini verirler. Maksimum fiyat hedefi ise, önceki hareketin toplam uzunluğu kadardır. Eğer ana bir boğa piyasası ortaya çıkmışsa ve ana bir tepe formasyonu oluşmuşsa, potansiyel bir aşağı doğru hareketin maksimum uzunluğu boğa piyasasının %100 geri çekilmesi kadar olur ya da bir başka deyişle başlanılan noktaya geri dönülür.

Önemli Trend Çizgilerinin Kırılması

Yakın zamandaki bir trend dönüşümünün ilk sinyali genellikle önemli bir trend çizgisinin kırılmasıdır. Ancak, ana bir trend çizgisinin kırılışı zorunlu olarak bir trend dönüşünün sinyali değildir. Bu durum yalnızca trenddeki bir değişikliğin sinyalidir. Bir ana yukarı-trend çizgisinin kırılması, yatay bir fiyat modelinin başlangıcına işaret edebilir. Ana bir trend çizgisinin kırılması bazen fiyat modelinin tamamlanışı ile aynı zamana rastlar.

Fiyat Modeli Ne Kadar Geniş İse Daha Sonraki Hareket O Derece Büyük Olur

Burada kullandığımız "geniş" sözcüğü, fiyat modelinin yüksekliğini ve enini anlatır. Yükseklik, fiyat modelinin hareketliliğini ölçer. Genişlik ise, fiyat modelinin oluşması ve tamamlanması sürecinde geçen süredir. Fiyat modelinin boyutları ne kadar büyük olursa (fiyat modeli içindeki fiyat dalgaları ne kadar geniş olursa ve formasyonun oluşması ne kadar uzun sürerse) fiyat modeli daha önemli bir hale gelir ve gelecekte bir fiyat hareketinin ortaya çıkması daha büyük ihtimal taşır.

Zirve ve Tabanlar Arasındaki Farklılıklar

Tepede oluşan fiyat modelleri, tabanda oluşan fiyat modellerine göre daha hareketlidirler ve daha kısa sürelidirler. Tepede oluşan fiyat dalgalanmaları da daha geniş ve daha şiddetlidir. Tepelerin oluşması, genellikle daha kısa sürede gerçekleşir. Tabanlar ise genellikle daha dar fiyat hareketlerine sahiptirler fakat oluşmaları daha uzun sürer. Bu nedenle, piyasanın tepelerini yakalayabilmek tabanları yakalayabilmekten daha zordur.

İşlem Hacminin Önemi Zirvede Oluşan Fiyat Modellerinde Daha Fazladır

İşlem hacmi, piyasanın trendi yönünde artar ve tüm fiyat modellerinin tamamlanmasında önemli bir onaylayıcı etken olur. Her fiyat modelinin tamamlanışına, işlem hacmindeki dikkat çekici bir artış eşlik etmelidir.

dövizde bayrak ve flama formasyonları

Bayrak ve flama formasyonları piyasalarda oldukça sık görülür. Her ikisi çoğunlukla birlikte ele alınır çünkü her ikisinin de ortaya çıkışları birbirinin oldukça benzeridir, her ikisi de trendin yaklaşık aynı aşamasında görünme eğilimindedirler ve her ikisinin de ölçüm ve işlem hacmi ölçütleri aynıdır.

Bayrak ve flama formasyonları, dinamik bir piyasa hareketi içinde kısa ve özlü duraklamaları gösterirler. Esas olarak, hem bayrak hem de flama formasyonu için gerekli olanlardan biri, çok keskin ve neredeyse düz-çizgi şeklindeki bir hareketin önceden var olmasıdır. Bayrak ve flama formasyonları, şiddetli bir yukarı ya da aşağı hareket sırasında, aynı yöndeki hızlı koşusunu yeniden sürdürmeye başlamadan önce, bir "soluk" alabilmek için piyasanın kısa duraklamalarıdır.



Şekil 6.7a Boğa piyasasına ait bir bayrak örneği görülüyor. Bayrak çoğunlukla hızlı bir hareketten sonra oluşur ve trenddeki açık bir duraksamayı temsil eder. Bayrak trendin aksi yönünde eğim taşımalıdır. Formasyonun oluşumu sırasında işlem hacmi kuruyacak kadar azalmalıdır ve kopuştan sonra işlem hacminde artış gözlenmelidir. Bayrak genellikle hareketin orta noktalarına yakın bir yerde ortaya çıkar.

Bayrak ve flama formasyonları en güvenilir süreklilik modellerindendir ve çok nadir olarak bir trend dönüşü ortaya çıkarırlar. Şekil 6.7a ve b'de bu iki model görülüyor. Öncelikle, formasyon oluşumundan önce, yüksek işlem hacminin eşliğinde, fiyatın dik çıkışına dikkat edelim. Erteleme modelinin oluşumu sırasında işlem hacmindeki düşüşe ve daha sonra fiyatın yukarı doğru kopuşunda işlem hacminin yeniden patlamış olduğuna da dikkat edelim.



Şekil 6.7b Şekilde boğa piyasasına ait bir flama görülüyor. Flama küçük bir simetrik üçgeni andırır fakat oluşumu hiç bir zaman üç haftayı geçemez. Flamanın oluşumu sırasında işlem hacminde düşüş olmalıdır. Formasyon tamamlandıktan sonraki hareket formasyondan önceki hareketin uzunluğu kadardır.

Bayrak ve Flama Formasyonlarının Oluşumu

Bu iki modelin oluşumu birbirinden bir miktar farklıdır. Bayrak, önceki trendin aksi yönünde bir eğim taşıyan iki paralel trend çizgisi ile, bir paralel-kenar ya da dikdörtgeni andırır.

Flama, ilerideki bir noktada birleşen iki trend çizgisi ve daha yatay olması ile tanınır. Bu model, küçük bir simetrik üçgene de çok benzer. Önemli bir koşul, her iki modelin de oluşumu sırasında, işlem hacminin dikkati çekecek biçimde azalması, adeta kurumasıdır.



Şekil 6.7c Tofaş Oto Fabrika, Aralık ayında bir bayrak formasyonu ile bir yukarı hareket başlatıyor. Bir ay sonra ikinci bir bayrak görülüyor ve hareket yine bir ay sonra ortaya çıkan üçüncü bir bayrak ile hızından bir şey kaybetmeden sürüyor. Şubat ayında bir flama formasyonu oluşuyor ve bu formasyonun hedefine ulaşmasının hemen arkasından ikinci bir flama formasyonu daha ortaya çıkıyor.

Her iki model de kısa dönemli modellerdir ve bir ile üç hafta arasında tamamlanmalıdırlar. Aşağı-trend’lerde ortaya çıkan bayrak ve flama formasyonlarının oluşumu daha da kısa sürer ve bir ya da iki hafta içinde tamamlanırlar. Her iki model de, bir yukarı-trend’de, üstteki trend çizgisinin kırılmasıyla tamamlanmış olurlar. Alttaki trend çizgisinin kırılması ise aşağı-trend’in hareketini sürdürmesinin sinyalidir. Bu trendlerin kırılışına yüksek işlem hacmi eşlik eder. Her zaman olduğu gibi, bu modellerde de, yukarı hareketlerdeki işlem hacmi aşağı hareketlerdeki işlem hacminden daha önemlidir.



Şekil 6.7d 1995 yılının Şubat ayında düşen kanalın direnç çizgisinin kırılmasıyla bir yukarı-trend başlıyor. Mart ayının başında görülen bayrak formasyonu yukarı hareketin hızlı bir hareket olacağının ilk sinyali oluyor. Mart ayının sonunda ortaya çıkan flama formasyonu hızlı trendin süreceğinin ikinci göstergesi oluyor. Haziran-Temmuz aylarında oluşan baş ve omuzlar formasyonunun Ağustos ayında aşağı doğru kırılmasıyla bir kaç ay süren ve bir kanal içinde hareket eden bir düşüş başlıyor. Boyun çizgisinin kırıldıktan sonra, daha sonraki geri dönüş hareketinde nasıl bir direnç rolü oynadığına dikkat edelim.

Ölçüm Teknikleri

Ölçüm teknikleri her iki modelde de birbirine benzer. Her iki model de, hareketin ortalarında ortaya çıkarlar. Genel olarak, bu formasyonların tamamlanışından sonraki hareketin uzunluğu formasyonun başlamasından önceki hareketin uzunluğu kadardır.

Özet

Bayrak ve flama modellerinin önemli noktalarının bir özetini çıkaralım.

1) Her iki model de, yüksek işlem hacminin eşliğinde, hemen hemen düz bir çizgisel hareketin (bu harekete bayrak direği de denir) ardından ortaya çıkarlar.

2) Fiyatlar daha sonra, son derece düşük işlem hacminin eşliğinde, bir ile üç hafta arasındaki bir süre içinde bir duraklama yaşarlar.

3) Önceki trend, işlem hacmindeki bir patlamayla yoluna devam eder.

4) Her iki model de, piyasanın hareketinin orta noktası civarında ortaya çıkar.

5) Flama, küçük bir yatay simetrik üçgene benzer.

6) Bayrak, sürmekte olan trendin aksi yönünde bir eğim taşır ve küçük bir paralel-kenara benzer.

7) Her iki modelin aşağı-trend’deki oluşumları daha kısa sürer.

8) Her iki model de piyasalarda oldukça sık görülür.
Akımlar ve Teoriler Dünya Ekonomisi Ekonomistler Genel Kavramlar Teknik Analiz Türkiye Ekonomisi İletişim Anasayfa

baş ve omuz modeli

Diğer tersine-dönüş modellerinin hemen hepsi baş ve omuzlar modelinin varyasyonudurlar. Bir ana yukarı-trend’de, bir dizi yükselen tepe ve tabanların momentum kaybetmeye başladığı bir durumu düşünelim. Bu süre içinde arz ve talep nispeten denge içindedir. Bu dağıtma aşaması tamamlanınca, yatay hareketin tabanındaki destek seviyeleri kırılır ve yeni bir aşağı-trend ortaya çıkar.

Bu durumun, tepede oluşmuş olan bir baş ve omuzlar formasyonunda nasıl göründüğüne bakalım (Bkz. Şekil: 5-1a ve b). A noktasında, yukarı-trend henüz bir tepenin oluştuğuna dair bir sinyal vermeden yol almaktadır. Fiyat daha yüksek yeni tepeler oluşturdukça işlem hacmi de artmaktadır ki, bu normaldir. B noktasına doğru oluşan düzeltme dalgası sırasındaki işlem hacmi düşmüştür ki bu da beklenen şekildedir. C noktasında, dikkatli bir analizci A'ya doğru olan dalga sırasında gerçekleşen işlem hacminin bir önceki dalgaya göre daha az olduğunu fark etmiş olabilir. Bu durum kendi içinde çok önemli olmamakla birlikte, analizcinin kafasında yeşil bir ışık yakar.



Şekil 5.1a Şekilde baş ve omuzlar modeli görülüyor. Bu modelin tabanda oluşan biçimi, zirvede oluşan biçiminin aynada yansıması gibidir. Önem taşıyan tek farklılık, modelin ikinci yarısında işlem hacmi modelinde ortaya çıkan farklılıktır. Bu modelde, baş’tan yukarıya doğru olan hareket sırasındaki işlem hacmi daha yüksek olmalıdır ve omuz çizgisinin kırılışında işlem hacminde patlama görülmelidir. Omuz çizgisi kırıldıktan sonra omuz çizgisine doğru bir geri dönüş hareketine bu modelde çok daha sık rastlanır.

Daha sonra fiyatlar D noktasına doğru düşmeye başlar. Düşüş daha önceki tepe olan A noktasından daha aşağıda bir yerlere kadar sürer. Bir yukarı-trend’de geçilmiş olan bir tepenin daha sonraki düzeltmelerde destek seviyesi olduğunu anımsayalım. A noktasının altına düşülmesi ve neredeyse, bir önceki düzeltmenin tabanı olan B noktasına kadar gerilenmesi yukarı-trend’de bir şeylerin yanlış gidiyor olduğuna ilişkin bir diğer uyarıdır.

Piyasa yeniden E noktasına doğru bir çıkış başlatır ve bu kez daha da düşük işlem hacmi ile C noktasındaki önceki tepeye erişemez. Bir yukarı-trend’in sürebilmesi için her bir yüksek noktasını kendisinden bir önceki yüksek noktayı geçebilmesi gerekir. E noktasına doğru olan çıkışın bir önceki tepe olan C noktasına erişmemiş oluşu, yeni bir aşağı-trend için gerekli olan koşulların yarılanmasının sağlanmış olmasıdır (düşen tepeler).

Zaten, ana trend çizgisinin (1 çizgisi) çoktan kırılmış oluşu da bir diğer tehlikeli sinyaldir. Fakat tüm bu uyarılara karşın, bu noktada tüm bilebileceğimiz şey, trendin yukarı-trend’den yatay trende değişmiş olduğudur.

Boyun Çizgisinin Kırılması Modeli Tamamlar

Artık şimdi son iki tabanları birleştiren (B ve D noktaları) bir trend çizgisi {boyun çizgisi (2 çizgisi)} çizebiliriz. Bu çizgi tepelerde genellikle hafifçe yukarıya doğru eğimli olur (bazen yatay bir çizgidir, nadiren de aşağı doğru eğimlidir). Tepede oluşan baş ve omuzlar formasyonunu tanıyabilmenin en önemli göstergesi boyun çizgisinin altında gerçekleşen bir kapanıştır. Böylelikle B ve D tabanları birleştirilerek çizilmiş olan trend çizgisi ve D noktasındaki destek kırılmış olur ve yine böylelikle yeni bir aşağı-trend için gerekli olan düşen tepe ve tabanlar da ortaya çıkmış olur. Şimdi, C, D, E ve F noktalarının oluşturduğu tepe ve tabanlar yardımıyla yeni aşağı-trend’i tanıyabiliriz. Boyun çizgisinin kırılışı sırasında işlem hacmi artar.



Şekil 5.1b Pimaş’ın grafiğinde tepede ortaya çıkmış olan bir baş ve omuzlar modeli görülüyor.

Geriye Dönüş Hareketi

Boyun çizgisi kırıldıktan sonra çoğunlukla, D noktasına ya da boyun çizgisine kadar süren bir geriye dönüş hareketi yaşanır (Şekil 5.1a’daki G noktası). Geriye dönüş hareketi her zaman oluşmayabilir ya da boyun çizgisine kadar sürmeyebilir. Boyun çizgisinin kırılışı sırasında gerçekleşen işlem hacmi yüksek olur ise, bu durumda bir geriye dönüş hareketine daha az rastlanır. Eğer boyun çizgisi düşük işlem hacmi ile kırılırsa muhtemelen bir geriye dönüş hareketi gerçekleşir ancak, geriye dönüş hareketi sırasında işlem hacmi düşük şekilde seyreder ve daha sonra bunu takip eden aşağı-trend sürecindeki işlem hacmi dikkati çekecek şekilde yüksek olur.

Özet

Bir tepede oluşan bir baş ve omuzlar modelinin temel bileşenlerini yeniden gözden geçirelim.

1. Bir yukarı-trend,

2. Yüksek işlem hacmiyle oluşan bir sol omuz (A noktası) ve bunu takip eden B noktasındaki düzeltme tabanı,

3. Yeni bir yüksek tepe fakat düşük işlem hacmi (C noktası),

4. Daha önceki tepenin (A noktasındaki) daha aşağılarına, bir önceki tabana (D noktasına) kadar yaklaşan bir düşüş,

5. Baş’ın tepesine (C noktası) erişemeyen, oldukça düşük işlem hacmiyle üçüncü bir çıkış hareketi (E noktası),

6. Boyun çizgisinin altında gerçekleşen bir kapanış,

7. Boyun çizgisine doğru bir geriye dönüş hareketi (G noktası) ve bunu takip eden yeni düşük değerler.

Tanımladığımız üç tepede görülen nedir?

Orta tepe (baş) her iki omuzdan (A ve E noktaları) bir miktar daha yukarıdadır. Ancak model, boyun çizgisi kapanış fiyatı temelinde kırılmadıkça tamamlanmış olmaz. Burada yine %3'lük geçiş ölçütü (ya da bu ölçütün başka biçimleri) ya da omuz çizgisinin altında iki gün üst üste kapanış gerçekleşmesi (iki gün kuralı), boyun çizgisinin kırılmış olması konusunda onaylayıcı ek işaretler olarak kullanılabilir. Fakat yine de, aşağı-trend ortaya çıkıncaya kadar, modelin gerçekten bir baş ve omuzlar formasyonu olmaması ve yukarı-trend’in bir yerlerde hareketini sürdürmesi ihtimali her zaman vardır.

İŞLEM HACMİNİN ÖNEMİ

Bütün fiyat modellerinde olduğu gibi, yukarı-trend’in tepesinde oluşan baş ve omuzlar modelinin gelişiminde de işlem hacminin önemli bir rolü vardır. Genel bir kural olarak, ikinci tepenin (baş) oluşumundaki işlem hacmi, sol omuzun oluşumundaki işlem hacmine göre daha düşüktür. Bu tam bir gereklilik değilse de, erken bir sinyal olması açısından önemlidir.

En önemli işlem hacmi sinyali, üçüncü tepenin (sağ omuzun) oluşması sırasında ortaya çıkar. İşlem hacmi sağ omuzda, önceki iki tepeden dikkati çekecek şekilde daha az olmalıdır. İşlem hacmi boyun çizgisinin kırılışı sırasında artar, geriye dönüş hareketi sırasında azalır ve geriye dönüş hareketinin tamamlanması ile yeniden artar.

Daha önce de değindiğimiz gibi işlem hacmi, piyasanın tepelerinde fazla önemli değildir. Fakat bazı durumlarda, eğer yeni ortaya çıkmış olan aşağı-trend sürme eğilimindeyse işlem hacmi de artmaya başlar. İşlem hacmi, kısaca üzerinde durulması gereken bir konu olarak, piyasanın tabanlarında daha belirleyici bir rol oynar.

FİYAT HEDEFİNİN BULUNMASI

Bir fiyat hedefini belirleyebilmenin yöntemi, fiyat modelinin yüksekliğine dayanır. Önce "baş"tan (C noktası) omuz çizgisine kadar olan düşey mesafe ölçülür ve bu mesafe boyun çizgisinin kırıldığı noktadan aşağı doğru uzatılarak fiyatın düşüş hedefi bulunur. Örneğin; "baş"ın üst noktasının 100'de ve omuz çizgisinin 80'de bulunduğunu kabul edelim. Bu şekilde düşey mesafe 100-80=20 olacaktır. Omuz çizgisinin kırıldığı yerden aşağı doğru bu 20 birim ölçülür. Eğer şekil 5-a'daki boyun çizgisi, kırıldığı zaman 82'de bulunuyor olsaydı o zaman aşağı doğru fiyat hedefi 82-20=62 olacaktı.

Aynı ölçüm için daha kolay bir teknik, düşüşün ilk dalgasının (C ve D noktaları) ölçülmesi ve bu değerin 2 ile çarpılması, da kullanılabilir. Bu iki teknikten hangisi kullanılırsa kullanılsın, bu modelin yüksekliği ne kadar büyük olursa, fiyat hedefi de o kadar büyük olur.

Şu görülüyor ki, fiyat, boyun çizgisinin üzerinde hangi yüksekliğe çıkmış ise, boyun çizgisinin altında da aynı mesafede yol alır. Çubuk grafiklerinin hemen tüm fiyat hedefleri, çeşitli modellerin yüksekliğine ya da hareketliliğine dayanır.

Şunu daima hatırlamakta yarar var ki, ölçülen fiyat hedefi yalnızca minimum hedeftir. Fiyatlar çoğu zaman bu minimum hedeflerden daha ilerilere giderler. Ancak minimum hedefi bilebilmek, piyasada pozisyon açmak ya da kapatmak için yeterli potansiyel olup olmadığını önceden belirleyebilmekte yararlıdır. Eğer piyasa minimum fiyat hedefini geçerek yoluna devam ederse, bu da pastanın kreması olur.

Maksimum fiyat hedefi ise, bir önceki hareketin bütününün boyu kadardır. Eğer önceki boğa piyasası 30'dan 100'e gitmiş ise, o zaman, bir zirvede ortaya çıkmış olan fiyat modelinden aşağı doğru maksimum fiyat hedefi, yukarı hareketin tümünün 30'a kadar geri alınması olacaktır.

Fiyat Hedeflerinin Düzenlenmesi

Fiyat hedefleri bulunmaya çalışılırken bir dizi başka etken de hesaba katılmalıdır. Yukarıda incelediğimiz, tepede oluşan baş ve omuzlar formasyonunun ve diğer fiyat modellerinin ölçüm teknikleri yalnızca ilk adımdır. Hesaba katılması gereken diğer birçok teknik etken vardır. Örneğin; önceki yukarı hareket sırasında, düzeltme hareketlerinin tabanları olarak belirgin destek seviyeleri nerelerdir? Düzeltme hareketleri genellikle bu noktalarda dururlar.

Yüzde geri çekilmeler nelerdir? Maksimum geri çekilme hedefi önceki yukarı hareketin %100 geri çekilmesidir.Fakat acaba, %50 ve %66 geri çekilme seviyeleri nelerdir? Bu seviyeler piyasaya genellikle önemli destek sağlayan seviyelerdir. Geri kalmış anlamlı fiyat boşlukları var mı? Fiyat boşlukları da düzeltmeler de destek alanlarıdır.

Çizilebilen uzun dönemli trend çizgileri var mı? Teknik analizci, fiyat modellerinin fiyat hedeflerini belirlemeye çalışırken başka teknik araçları değerlendirmelidir. Örneğin, aşağı doğru bir fiyat ölçümünün 30'a kadar bir fiyat hedefi varsa ve aynı zamanda 32'de belirgin bir destek seviyesi de varsa, bu durumda teknik analizci, aşağı doğru fiyat ölçümünü 30 yerine 32 olarak belirleyebilme konusunda dikkatli olmalıdır.

Genel bir kural olarak; fiyat hedefinin ölçümü ve belirgin bir destek ya da direnç seviyesi arasında açıkça bir farklılık ortaya çıkarsa, fiyat hedefini destek ya da direnç seviyesi olarak belirlemek çoğu zaman daha güvenlidir. Teknik analizcinin elinde birçok değişik teknik araç vardır. Usta teknik analizci, bütün bu teknik araçları uyumlu bir şekilde birleştirerek yerli yerinde kullanabilmelidir.

BAŞARISIZ BAŞ ve OMUZLAR MODELİ

Fiyatlar bir kere omuz çizgisine doğru yol aldıktan ve bir baş ve omuzlar modeli tamamladıktan sonra, yeniden omuz çizgisinin altına düşmemelidir. Bir tepede, omuz çizgisi aşağıya doğru bir kere kırıldıktan sonra, omuz çizgisinin üzerindeki daha sonraki bir kapanış, omuz çizgisinin kırılışının muhtemelen yanlış bir sinyal olduğunu ve başarısız baş ve omuzlar modeli denilen bir formasyonun oluştuğunu gösterir. Bu tip bir model, başlangıçta klasik bir baş ve omuzlar modeline benzer fakat bu modelin gelişiminin bir noktasında (omuz çizgisinin kırılmasından önce ya da hemen sonra) fiyatlar kendi asıl trendleri doğrultusundaki hareketlerine devam ederler.

Buradan iki önemli ders çıkar. Birincisi, grafik modellerinin hiçbiri yanılmaz değildir. Grafik modelleri çoğu zaman yararlı olsa da bu, her zaman işe yaradıkları anlamına gelmez. İkinci ders, teknik analizcinin, yaptığı analizin yanlış olduğu konusundaki sinyallere karşı uyanık olması gerektiğidir.
Akımlar ve Teoriler Dünya Ekonomisi Ekonomistler Genel Kavramlar Teknik Analiz Türkiye Ekonomisi İletişim Anasayfa

vhf teknik analist

VHF, piyasanın trend durumunda olup olmadığını belirtir. MACD ve hareketli ortalama gibi trend-izleyen göstergeler piyasa trend döneminde iken mükemmel sonuçlar verirler, fakat trend oluşmamış, belli bir aralığa sıkışmış dönemlerde ise bir kaç kez üstüste hatalı sinyaller verebilirler.

Diğer taraftan, RSI ve Stochastic gibi aşırıalım-aşırısatım göstergeleri piyasalar dar aralıkta seyir ederken iyi çalışırlar, fakat piyasanın trende girdiği anlarda pozisyonları başarısız bir şekilde kapatırlar. VHF göstergesi, yatırımcılara gösterge seçimi konusunda yardımcı olur. VHF, birkaç farklı şekilde yorumlanabilir.

VHF değerinin yüksek olması piyasanın trend durumunda olduğunu belirtir. VHF değeri ne kadar yüksek ise trendin kuvveti de o kadar fazladır ve trend-izleyen göstergeler tercih edilmelidir.

VHF'nin yönü, piyasanın trend durumunda olup olmadığı hakkında bilgi verir. VHF'nin yükselmeye başlaması trendin oluşmaya başladığını, VHF'nin düşmeye başlaması ise piyasanın konsolidasyon dönemine gireceğini gösterir.

VHF yüksek değerlere ulaştıktan bir süre sonra konsolidasyon, düşük seviyelere geldikten bir süre sonra ise trend oluşması beklenebilir.

Stokastik osilatörü döviz analist

,George Lane tarafından geliştirilmiştir. Stokastik, fiyatlar artarken kapanış fiyatının işlem aralığının yukarısına doğru kapatma eğiliminde olduğu gözlemine dayanır. Bunun tersi olarak aşağı-trend’lerde kapanış fiyatları, işlem aralığının aşağılarına yakın bir yerde olma eğilimi taşır. Stokastikte iki çizgi kullanılır; %K çizgisi ve %D çizgisi. %D çizgisi daha önemlidir ve ana sinyalleri sağlar.

Stokastiğin amacı, seçilmiş bir zaman döneminin fiyat aralığının en son kapanış fiyatı ile ilişkisini belirleyebilmektir. Bu osilatörde 5 gün en çok kullanılan zaman dönemidir. %K ve %D çizgilerinden daha hassas olan K çizgisinin formülü:

%K = 100 [ (C - L5) / (H5 - L5 ) ] ‘dır.

Burada C en son kapanış fiyatı, L5 son 5 günün en düşük fiyatı ve H5'de son 5 günün en yüksek fiyatıdır.

Formül basitçe, seçilmiş olan gün sayısı için toplam fiyat aralığıyla ilişki içinde son günün kapanışının nerede gerçekleşmiş olduğunu ölçer. Okunan yüksek bir değer (80'in üzerinde) kapanış fiyatının işlem aralığının yüksek bir yerinde, okunan düşük bir değer (20'in altında) ise kapanış fiyatının işlem aralığının düşük bir yerinde gerçekleştiğini anlatır.

Stokastikte aşırı-alım ve aşırı-satım bölgelerini belirleyebilmek için 80 ve 20 bantları kullanılır. "Uyumsuzluklar" RSI’de olduğu gibi kullanılır. Hızlı stokastik (düz çizgi ile gösterilmiş olan %K) %D çizgisi yönünü çevirdikten sonra %D’yi keserse güçlü bir sinyal alınmış olur. İkinci çizgi olan %D çizgisi, %K çizgisinin 3 gün düzeltilmiş biçimidir. %D'nin formülü aşağıdaki gibidir:

%D = 100 (H3 / L3)

Formülde H3, (C - L5)'in 3 günlük toplamı ve L3'de (H5 - L5)'in 3 günlük toplamıdır.

Bu formüller 0'dan 100'e uzanan düşey bir ölçek arasında dolaşan iki çizgi ortaya çıkartırlar. %K çizgisi düz bir çizgi ile, yavaşlatılmış D çizgisi ise noktalı bir çizgi ile çizilir. Yukarıdaki ve aşağıdaki ekstrem bölgeler 80 ve 20 değerlerinden çizilir. %D çizgisinin 10-15 aralığına düşmesi alım sinyali, 85-90 aralığına çıkması ise satım sinyali olarak değerlendirilebilir.

D çizgisi 80'nin üzerindeyken ve fiyatlar yükselmeyi sürdürürken, eğer D çizgisi iki düşen tepe oluşturur ise, fiyatların düşeceği anlamına gelen bir uyumsuzluk ortaya çıkmış olur. D çizgisi 20'nin altındayken ve fiyatlar düşüşlerini sürdürürken D çizgisi iki yükselen taban ortaya çıkarır ise bu, fiyatların yükselişe geçeceği anlamına gelen bir uyumsuzluk demektir.

Bütün bu koşulların ortaya çıktığı bir durumda, alım ya da satım sinyali K çizgisinin yavaşlatılmış D çizgisini kesmesi ile alınmış olur. Örneğin bir tabanda, D çizgisi bir taban yapmış ve yukarıya dönmüş iken K çizgisinin D çizgisinin üzerine çıkmış olması alım sinyalini güçlendirir. Bir tepede ise K çizgisi D çizgisini kesmeden önce D çizgisinin aşağı dönmüş olması satım sinyalini güçlendirir. Dolayısıyla K ve D çizgilerinin kesişmelerinin anlamı, eğer her iki çizgi de aynı yönde hareket ediyorsa daha güçlü olur.

Stokastik üzerine yazılmış olan yazılarda, %K ve %D çizgilerinin kesişmelerinin önemi vurgulanmıştır. Ancak, orijinal trendin yönü doğrultusunda hareket edilmiyorsa kesişme çok önemli bir etken değildir.

Yavaşlatılmış Stokastik

Stokastiğin iki çizgisinin hemen herkesçe kullanımı tercih edilen yavaşlatılmış bir biçimi vardır. Bu formülde, daha hassas olan %K çizgisi atılır. Stokastiğin orijinal formülündeki %D çizgisi yavaşlatılmış yeni %K çizgisi haline gelir. Yavaşlatılmış yeni %D çizgisi ise, yavaşlatılmış %K çizgisinin 3 günlük hareketli ortalamasıdır. Yavaşlatmada yapılan işlem, eski %D çizgisinin (şimdi %K çizgisi) ve onun 3 günlük hareketli ortalamasının (yeni %D çizgisi) haline getirilişidir. %D çizgisinin yavaşlatılmış biçiminin daha iyi sinyaller verdiğine inanılır.

rsı teknik analist

RSI, J. Welles Wilder Jr. tarafından geliştirilmiştir ve onun 1978'de yazdığı New Concepts’in Technical Systems adlı kitabında tanıtılmıştır. RSI, teknik analizcilerin çok kullandığı bir göstergedir.

Wilder'in da işaret ettiği gibi, bir momentum çizgisinin çizilmesindeki iki ana sorundan bir tanesi, değerlerdeki keskin değişikliklerin yol açtığı kararsız hareketlerdir. 10 gün öncesine göre (10 günlük momentum çizgisi durumunda) keskin bir yukarı ya da aşağı hareket, fiyatlar küçük bir değişiklik gösterse dahi momentum çizgisinin ani bir değişimine neden olabilir. Dolayısıyla bu değişiklikleri en aza indirebilmek için bazı düzleştirme işlemleri gereklidir.

İkinci sorun, karşılaştırma amacı için sabit bantlara olan gereksinmedir. RSI formülü, yalnızca gerekli olan düzleştirmeyi sağlamakla kalmaz aynı zamanda, 0’dan 100'e uzanan sabit bir düşey aralık yaratarak ikinci sorunu da çözer.

RSI aşağıdaki formülle hesaplanır:

100

RSI = 100-[----------]

1+RS

x günlük yukarıdan kapanışların ortalaması

RS = -----------------------------------------------------------

x günlük aşağıdan kapanışların ortalaması

Hesaplamada 14 günlük bir zaman döneminin kullanıldığını varsayalım. Yukarıdan kapanışların ortalama değerini bulabilmek için, 14 gün içindeki yukarıdan kapanışlarda kazanılan toplam puan hesaplanır ve bu sayı 14'e bölünür. Aşağıdan kapanışların ortalama değerini bulabilmek için, aşağıdan kapanan günlerde kaybedilen toplam puan bulunur ve sayı yine 14'e bölünür. Bu şekilde Göreceli Güç (RS), yukarıdan kapanan günlerin ortalamasının, aşağıdan kapanan günlerin ortalamasına bölünmesiyle elde edilir. Elde edilen RS değeri, RSI'nin formülü içine dahil edilir. Gün sayısı, X'in değerinin değiştirilmesiyle değiştirilebilir.

Wilder, ilk olarak 14 günlük bir zaman periyodu kullanmıştı. Bazı teknik analizciler, 9 günlük zaman periyodu kullanırlar. Zaman periyodu kısaltıldıkça, osilatör daha hassas hale gelir. RSI en iyi sonuçları, salınımları aşağı ya da yukarı uçlara ulaşınca verir. Dolayısıyla kısa dönemli hareket edilmek isteniyorsa ve osilatörün salınımlarının daha belirgin olması isteniyorsa, zaman dönemi kısaltılabilir.

Osilatörü daha düzgün ve salınımları daha dar yapılmak istenirse, zaman dönemi uzatılır. Dolayısıyla, 9 günlük bir osilatörün salınımları 14 günlük osilatörden daha geniş olur. 9 ve 14 günlük süreler en çok kullanılan değerler olmakla birlikte, sonuçları geliştirebilmek için 5 ve 7 günlük süreler de denenebilir.

RSI'nin Yorumu

RSI, 0'dan 100'e uzanan düşey bir ölçek üzerine çizilir. 70 çizgisinin üzerindeki değerler aşırı-alım, 30 çizgisinin altındaki değerler aşırı-satım durumu olarak değerlendirilir. Wilder'ın "eksik salınım" olarak adlandırdığı salınımlar, RSI 70'in üzerinde ya da 30'un altında iken ortaya çıkar.

Bir yukarı-trend’de tepedeki bir eksik salınım, RSI'nin son tepesinin (70'in üzerinde), bir önceki tepesini geçememesiyle ve bunun arkasından bir önceki tabanın aşağıya doğru kırılmasıyla ortaya çıkmış olur. Bir aşağı trend’de tabandaki bir başarısız salınım, RSI'nin son tabanının (30'un altında), yeni bir düşük değere ulaşamaması ve arkasından bir önceki tepeyi geçmesiyle ortaya çıkmış olur. Wilder'ın "eksik salınım"ve "başarısız salınım" olarak adlandırdığı hareketler, "uyumsuzluk" ilkesinden başka bir şey değildir.

RSI ve fiyat çizgisi arasındaki uyumsuzluk (RSI 70'in üzerinde ya da 30'un altında olduğu zaman), dikkat edilmesi gereken çok ciddi bir uyarıdır.

Destek ve direnç düzeylerinin yanında, RSI çizgisinde değişik fiyat modelleri de ortaya çıkar. RSI'ın trendindeki değişikleri belirleyebilmek için trend-çizgisi analizleri kullanılabilir. Aynı amaca yönelik hareketli ortalamalar da kullanılabilir.

70 VE 30 ÇİZGİLERİNİN SİNYAL ÜRETMEDE KULLANIMI

RSI osilatörünün 70 ve 30 değerlerinin üzerinde iki yatay çizginin çizili olduğunu söylemiştik. Teknik analizciler, bu çizgileri çoğunlukla alım ve satım sinyalleri üretmede kullanırlar. 30 çizgisinin altına inilmesinin, bir aşırı-satım durumunun uyarısı olduğunu biliyoruz. Piyasanın hemen hemen tabana yaklaşmış olduğunu ve bir alım fırsatının gözlendiğini düşünelim. Bu durumda, 30 çizgisinin osilatörün altına düşmesi izlenir.

Daha sonraki beklenti, o aşırı-satım bölgesinde osilatörde bir cins uyumsuzluğun ya da ikili-tabanın gelişmesidir. Bu noktada, RSI'nin 30 çizgisini aşağıdan yukarıya doğru kesmesi pek çok teknik analizci için osilatörün trendinin yukarıya doğru döndüğünün bir onaylanması olur. Buna göre, aşırı-alınmış bir piyasada, 70 çizgisinin yukarıdan aşağıya doğru kırılması çoğu zaman bir satım sinyali olarak kullanılır.

roc analiz

ROC, hisse senedinin şu anki fiyatından, bir süre önceki fiyatının çıkarılması ile elde edilir. Gerçek değer veya yüzde olarak ifade edilebilir. Momentum göstergesi, aynı bilgiyi oransal olarak ifade eder. Hisse senetlerinin belli bir devire "cycle" göre hareket ettiği ve dalga tipi seyir izlediği oldukça yaygın bir görüştür. Bu dalga şeklindeki hareket, alıcı ve satıcıların beklentilerinin, fiyatları kontrol altında tutmak için mücadeleleri sırasında değişmesinden kaynaklanır.

ROC, belli bir zaman içerisinde fiyatların değişimini gösteren ve dalga tipi hareket eden bir göstergedir. Fiyatlar yükselirken ROC da yükselir; fiyatlar düşerken ROC da düşer. Fiyatlardaki değişme miktarı ne kadar büyük olursa ROC'un değişme miktarı da o kadar büyük olur. En çok tercih edilen periyotlar 12 ve 25-günlerdir. 12 günlük ROC, kısa ve orta vadede kullanılan mükemmel bir aşırıalım-aşırısatım göstergesidir. ROC ne kadar yüksek ise, hisse senedi o kadar aşırıalım durumundadır.

ROC ne kadar düşük ise fiyatların bir yükseliş yapma şansı o kadar kuvvetlidir. Fakat, bütün aşırıalım-aşırısatım göstergelerinin kullanımında olduğu gibi, pozisyon açmadan önce fiyatların yönünün de dönmesini beklemek gerekir. Aşırıalım durumunda olan bir piyasa bu durumunu bir süre daha devam ettirebilir.

Gerçekten de, aşırıalım-aşırısatım değerlerinin çok kuvvetli olması mevcut trendin devam edeceği anlamına gelir. 12 günlük ROC hareketi dalga tipi hareket yapısına çok benzer. Daha önceki dalga hareketleri incelenerek fiyatların yönü hakkında başarılı tahminler yapılabilir.

Osilatörler

Osilatörler, fiyatların yatay bir bant içinde dolaştığı trendsiz piyasalarda (trend-takipçisi sistemlerin iyi sonuç vermediği bu tür piyasalarda) son derece yararlıdırlar. Osilatörler teknik analizciye, bu tür yatay hareket eden trendsiz piyasalarda hareket edebilmenin imkanlarını verirler. Ancak, osilatörlerin değeri, yalnızca yatay piyasalardaki kullanımlarıyla sınırlı değildir. Osilatörler, trend kazanmış dönemlerde fiyat grafikleriyle bağlantı içinde kullanılınca, kısa-dönemdeki piyasanın uç noktalarının (aşırı-satım, aşırı-alım koşulları) sinyallerini vermede de son derece yararlıdırlar.

Osilatörler aynı zamanda, fiyat hareketinde momentum kaybı açık biçimde ortaya çıkmadan önce, trendin momentum kaybettiği konusunda uyarırlar. Osilatörler, bir trendin tamamlanmak üzere olduğunu bazı uyumsuzluklar göstererek haber verebilirler.

Osilatörlerin Yorumu

Momentum osilatörlerini çizebilmenin pek çok değişik yolu olsa da, yorumu bir teknikten diğerine çok az değişiklik gösterir. Osilatörlerin hemen tamamı birbirine çok benzer. Bazı osilatörlerde yatay bir orta değer vardır. Kullanılan formüle bağlı olarak bu orta çizgi genellikle bir sıfır çizgisidir. Yine bazı osilatörlerin 0'dan 100'e ya da - 1 den +1'e uzanan sınırları vardır.

1) Sıfır Çizgisinin Kesilmesi

Osilatörlerden yaralanmanın en basit yolu, orta değeri (ya da sıfır çizgisini) sinyal üreten bir çizgi olarak kullanmaktır. Osilatör, sıfır çizgisinin üzerine çıkarsa alım, sıfır çizgisinin aşağısına düşerse satım yapılır. Momentum grafiklerinde en çok kullanılan teknik budur. Bu teknik, piyasanın trendi yönünde hareket ederek kullanıldığı zaman daha iyi sonuç verir. Sıfır çizgisi, aşağı-trendlerde direnç, yukarı-trendlerde ise destek olarak rol oynar.

2) Ekstrem Bant Analizleri ya da Osilatörlerin Ekstrem Noktalarının Analizleri

Osilatörlerin kullanımının ikinci bir yolu ekstrem bant analizleri ya da ekstrem noktaların tanımlanmasıdır. Diğer bir deyişle, osilatör bantlarının uç sınırları, piyasanın ekstrem noktaları konusunda uyarıcı olarak kullanılır. Daha sofistike osilatörlerin hemen tamamı, aşırı-alım ya da aşırı-satım bölgeleri olarak düşünülen üst ve alt bölgelere sahiptirler. Örneğin Göreceli Güç Endeksi (RSI)'nin, 0'dan 100'e düşey bir ölçeği vardır. Osilatör üzerinde 30 ve 70 değerlerinde iki de yatay çizgi görünür. 70 çizgisinin üzerine çıkılması bir aşırı-alım durumunu, 30 çizgisinin altına düşülmesi ise bir aşırı-satım durumunu anlatır.

3) Uyumsuzluğun Önemi

Osilatör analizlerinden yararlanmanın üçüncü ve muhtemelen en değerli yolu uyumsuzlukları gözlemektir. Bir uyumsuzluk, osilatör çizgisi ve fiyat çizgisinin birbirlerinden ayrıldığı ve zıt yönlere doğru hareket etmeye başladığı bir durumu anlatır.

Bir yukarı-trend’de, en çok rastlanılan osilatör uyumsuzluğu tipi ve bizim bu tartışmada üzerinde duracağımız tip, fiyatlar çıkışı sürdürüyorken osilatörün fiyat hareketinin yeni tepelerini onaylamamasıdır. Bu çoğunlukla, ralli hareketinin muhtemelen başarısız kalacağının kusursuz bir uyarısı olur ve negatif uyumsuzluk olarak adlandırılır.

Bir aşağı-trend’de, osilatör, fiyat hareketinin oluşturduğu yeni tabanı onaylamaz ise, bir pozitif uyumsuzluk ortaya çıkmış olur ve en azından kısa dönemde yukarıya doğru bir tepki hareketinin ortaya çıkabileceğinin uyarısı olur. Her iki durumda da osilatör modeli, çoğu zaman bir ikili-tepe ya da ikili-tabana benzer.

Uyumsuzluk analizi için önemli bir gereklilik, uyumsuzluğun osilatör ekstremlerinde ortaya çıkmasıdır. Örneğin RSI'deki bir uyumsuzluğun, 70 çizgisinin üzerindeki ya da 30 çizgisinin altındaki "tehlikeli bölgelerde" ortaya çıkması daha önemlidir. 70'in üzerindeki ya da 30'un altındaki bir uyumsuzluk önemli bir sinyal olabilir ve dikkat edilmelidir.

Uyumsuzluğun bir ikinci biçimi, osilatör çizgisinin fiyattan önce önemli bir tepeyi ya da tabanı geçmesidir. Trendin yönüne bağlı olarak osilatörde aşağı ya da yukarı doğru yönelmek şeklinde bir eğilim vardır. Yukarı-trend’lerde, osilatör yukarıya doğru hareketlenme ve aşağı trend’lerde aşağıya doğru hareketlenme eğilimindedir.

Osilatör çizgisinin tepe ve tabanları, fiyat grafiğindeki tepe ve tabanlarla çoğunlukla uyum sağlar. Bir yukarı-trend’de fiyatlar eğer osilatörle birlikte yükselen tepe ve tabanlar şeklindeki bir model ortaya çıkartmışken, osilatör aniden önemli bir tabanın daha altına düşerse, bu çoğu zaman trendin muhtemelen yukarıdan aşağıya doğru dönecek olduğunun bir uyarıcısı olur. Bir önceki tepenin geçilmesi ise doğaldır ki, bir aşağı-trend’deki muhtemel bir tabana işaret eder.

Osilatörleri Yorumlamanın Genel Kuralları

Genel bir kural olarak; bir osilatörün, osilatörün aşağı ya da yukarı sınırına ulaşması, fiyat hareketinin çok fazla ilerlemiş olduğunu ve bu nedenle bir tür düzeltme ya da ertelemenin beklenmesi gerektiğini anlatır. Yine bir diğer kural olarak; alım noktası, osilatör çizgisinin alt sınıra yakın olduğu bölge ve satım noktası da, osilatör çizgisinin yukarı sınıra yaklaştığı bölgedir. Yüz çizgisinin kesilmesi alım ya da satım sinyali olarak kullanılır.

Osilatörlerin En Önemli Üç Kullanımı

Osilatörlerin en yararlı olduğu üç durum vardır. Bu durumların, osilatörlerin hemen bütün biçimleri için geçerli olduğunu göreceğiz.

1. Bir osilatör, aşağı ya da yukarı sınırlarına ulaştığı zaman çok yararlıdır. Osilatör, yukarı sınırına yaklaştığı zaman "piyasa aşırı-alındı", aşağı sınırına ulaştığı zaman da "piyasa aşırı satıldı", denir. Bu her iki durum da, fiyat trendinin aşırı uzamış ve bozulabilir olduğu konusunda bizi uyarır.

2. Osilatör bir uç sınıra ulaştığı zaman, fiyat ile osilatör arasındaki uyumsuzluk çoğunlukla önemli bir uyarıdır.

3. Yüz çizgisinin kesilmesi, fiyat trendinin yönü konusunda önemli bir sinyal verebilir.
Akımlar ve Teoriler Dünya Ekonomisi Ekonomistler Genel Kavramlar Teknik Analiz Türkiye Ekonomisi İletişim Anasayfa

dövizde momentum kavramı

Momentum kavramı, osilatör analizleri içinde temel bir önem taşır. Momentum, fiyatların değişim oranını ölçer. Sabit bir fiyat aralığı alınarak fiyatın değişimi ölçülür. 10 günlük bir momentum çizgisi çizebilmek için, son günün kapanış fiyatından on gün önceki kapanış fiyatı çıkartılır. Elde edilen artı ya da eksi değer, bir yüz çizgisi etrafına işaretlenir. Momentumun formülü;

M = 100(V - VX)'dir.

Bu formülde, "V" en son günün kapanış fiyatı, "VX" de, X gün öncesinin kapanış fiyatıdır.

Eğer son günün kapanış fiyatı, on gün öncesinin kapanış fiyatından daha büyük olursa, yüz çizgisinin üzerine bir artı değer eklenecektir. Eğer en son günün kapanış fiyatı, on gün öncesinin altında olur ise, yüz çizgisinin altına bir eksi değer eklenecektir.

10 günlük momentum çok kullanılan bir zaman periyodu olsa da, herhangi bir zaman periyodunu da pek doğaldır ki kullanabiliriz. Daha kısa dönemli (5 günlük gibi) bir momentum daha hassas bir çizgi oluşturur. Daha uzun dönemli (20 günlük gibi) bir momentum, osilatörün salınımlarının daha yumuşak olduğu, daha düz bir çizgi oluşturur.

Momentum, Yükseliş ya da Düşüşün Oranını Ölçer

Momentum göstergesinin neyi ölçtüğü konusunun üzerinde biraz daha duralım. Bir zaman aralığı için fiyat farklılıklarını çizmekle, yükseliş ya da düşüşün oranı ölçülmüş olur. Fiyatlar yükseliyor ise ve momentum çizgisi yüz çizgisinin üzerine çıkmış ve yükseliyor ise bu, yukarı-trend’in ivme kazanıyor olduğu anlamına gelir.

Yukarıya doğru tırmanmakta olan momentum eğer düzgünleşmeye başlarsa bu, fiyattaki yeni artışların, 10 gün önceki artışlarla aynı olduğu anlamına gelir. Böyle bir durum, fiyatlar hala ilerliyor olsa da, yükseliş oranının (ya da ivmenin) aşağı düşmesi anlamına gelir. Momentum çizgisinin yüz çizgisine doğru düşmeye başlaması, fiyatların yukarı-trend’i hala yürürlükte olsa da giderek ivme kaybettiğini anlatır. Yukarı trend artık momentum kaybediyordur.

Momentum çizgisi, yüz çizgisinin altına düştüğü zaman, en son günün kapanışı 10 gün önceki kapanışın altına düşmüş demektir ve kısa dönemli bir aşağı-trend’in etkili olduğundan söz edebiliriz. Momentum, yüz çizgisinin altındaki hareketini daha aşağılara doğru sürdürürse, aşağı-trend momentum kazanır. Ancak momentum çizgisi yeniden yükselmeye başladığı zaman analizci aşağı-trend’in ivme kaybettiğini bilebilir.

Momentumun iki zaman aralığı arasındaki fiyat farklılığını ölçtüğünü akılda tutmak önemlidir. Momentum çizgisinin yükselebilmesi için son günün kapanış fiyatı 10 gün önceki kapanış fiyatının üzerinde olmalıdır. Eğer fiyatlar 10 gün önceki fiyatlarla aynı olarak kalırsa, bu durumda momentum çizgisi düz bir çizgi olacaktır. Eğer en son günün kapanış fiyatı, 10 gün öncesinin kapanış fiyatının altında olur ise, fiyatlar hala yükseliyor olsa da, momentum çizgisi düşmeye başlayacaktır. Bu, momentum çizgisinin, fiyat trendinin o andaki yükselişinin ya da düşüşünün ivme kazanması ya da kaybetmesini ölçmesidir.

Momentum Çizgisi Fiyat Hareketine Öncülük Eder

Momentum çizgisi fiyat hareketinin her zaman bir adım önündedir. Momentum çizgisi fiyatlardaki yükselişin ya da düşüşün birkaç gün önünde gider, daha sonra, varolan trend halen hareketini sürdürürken o ivme kaybetmeye başlar ve daha da sonra, fiyatlar ivme kaybetmeye başladığı zaman fiyatların aksi yönünde hareket etmeye başlar.

Alım ya da Satım Sinyali Olarak Yüz Çizgisinin Geçilmesi

Momentum grafiğinin bir yüz çizgisi vardır. Teknik analizcilerin pek çoğu, yüz çizgisinin geçilmesini bir alım ya da satım sinyali olarak kullanırlar. Yüz çizgisinin yukarıya doğru geçilmesi bir alım sinyali, aşağıya doğru geçilmesi ise bir satım sinyalidir. Ancak burada, ana trend analizlerinin esas analiz olduğu bir kere daha vurgulanmalıdır.

Osilatör analizleri, varolan piyasa trendinin aksi yönünde işlem yapmanın bir özrü olarak kullanılmamalıdır. Alım pozisyonu ancak, piyasanın trendi eğer yukarıya doğru olursa ve momentum çizgisi yüz çizgisini yukarıya doğru keserse açılmalıdır.

Bir Yukarı ya da Aşağı Sınırın Var Olmasının Gerekliliği

Momentum çizgisi ile ilgili bir sorun, daha önceden düzenlenmiş olan bir yukarı ve aşağı sınırın olmayışıdır. Daha önce, osilatör analizlerinin asıl değerinin, piyasaların ne zaman ekstrem bölgelerde olduğunu belirleyebilmek olduğunu ifade etmiştik. Fakat, momentum çizgisinde hangi yükseklik "çok yüksek" ve hangi düşük değer "çok düşük"tür? Bu sorunu çözebilmenin en basit yolu, gözle yapılan incelemedir. Momentum çizgisinin geçmişteki grafiği incelenerek, onun üst ve alt değerlerinden yatay çizgiler çizilebilir.

Diğer bir teknik, momentum çizgisini normalize etmektir. Bu teknik, +1 ve -1 gibi bir aralığa girebilmesi için momentum çizgisinin değerinin bir sabit bölen ile bölünmesidir. Bunu yapabilmenin en kolay yolu, en son momentum değerini, incelenen zaman değeri içinde mümkün olan maksimum değer ile bölmektir. Örneğin on günlük bir momentum çizgisinde, son günün momentum değeri alınır ve bu değer 10 ile çarpılmış (momentum çizgisinin uzunluğu) bir limit harekete bölünür.

Sonuç, ele alınan zaman dönemi içinde bir piyasanın hareket edebileceği maksimum miktarın bir yüzdesi olacaktır ve +1 ile -1 aralığına girilecektir. Bu işlemler yapıldıktan sonra, "tehlikeli bölgeler"in nereler olduğunu önceden görebilmek mümkün hale gelir.

Böyle bir bant tanımlandıktan sonra, "tehlikeli bölgeler" değişik şekillerde belirlenebilir. Bunun bir yolu, yüz çizgisinin altında ve üzerindeki hareketlerin yüzdelerini ölçmektir diğer bir yol, bütün değerlerin %95'inin aşağı ve yukarı sınırlar içinde kalacağı şekilde, yüz çizgisinin altında ve üzerinde iki standart sapma ölçmektir. Bu düzeylerin ötesine taşan bir hareket, aşırı-alım ya da aşırı-satım koşullarının ortaya çıkmış olduğunun bir uyarısı olacaktır. Bütün bunları yapmaktaki amaç, fiyat salınımlarını kapsayan üst ve alt sınırları, bu sınırlar geçildiğinde piyasanın uç bir değere erişmiş olduğunu belirleyebilecek ve piyasanın değişebileceği konusunda bir uyarı alabilecek şekilde belirleyebilmektir.

Bir momentum çizgisini normalize edebilmek için limit hareketin bir bölen olarak kullanımının bazı kusurları vardır. Bunun bir sonucu olarak teknik analizciler, bölen olarak kullanabilecekleri daha sofistike istatistiki araçlarla denemeler yapmışlardır.

Donald R.Lambert, kendi Commodity Channel Index (CCI)'sını çizerken, bölen olarak ortalama sapmayı kullanmıştı. Lamberd'in CCI'sı esasen bir osilatör olarak geliştirilmemiş olsa da, bölen olarak limit hareketin yerine ortalama sapmanın kullanılması düşüncesi osilatör analizlerine de uyarlanabilir. Açıkça amacının dışında olmasına karşın, bazı teknik analizciler CCI'yı bir osilatör olarak kullanırlar. Welles Wilder'ın Göreceli Güç Endeks’i (RSI) ve George Lane 'in stokastiğinde üst ve alt sınırların belirlenebilmesi sorunu daha geçerli şekilde ele alınmıştır.

mfı döviz göstergesi

MFI, bir hisse senedine akan paranın gücünü belirten bir göstergedir. RSI'a benzemekle birlikte, aradaki farklılık RSI'ın sadece fiyat hareketini hesaba katması, MFI'nın ise işlem hacmini de kullanmasından kaynaklanmaktadır.

Fiyat hareketi ile gösterge arasındaki trend farklılığı önemli bir durumdur. Fiyatlar yükseliş trendinde iken MFI'nın düşmesi (veya fiyatlar düşüş trendinde iken MFI'nın yükseliş trendinde olması) trendin bir süre sonra yön değiştireceği anlamına gelmektedir.

MFI 80 seviyesinin üzerine çıktığında piyasanın tepe noktası oluşturduğu, 20 seviyesinin altına indiğinde ise dip noktası oluşturduğu yorumu yapılabilir.

döviz macd teknik analist

MACD, iki hareketli ortalama arasındaki ilişkiyi gösteren, trend izleyen bir göstergedir. MACD, 26 ve 12 günlük ksponensiyal hareketli ortalamaların farkıdır. Ayrıca "signal" veya "trigger" çizgisi denilen 9 günlük eksponensiyal hareketli ortalama da beraberinde çizilir. MACD, işlem aralığı geniş olan piyasalarda daha başarılı sonuçlar verir. Üç farklı şekilde yorumlanabilir.

CROSSOVERS (Kesişme Noktaları)

MACD'nin temel yorumlanış şeklidir. MACD, sinyal çizgisinin altına inince satım, üstüne çıktığında ise alım yapılır. Ayrıca, sıfır seviyesinin altına inince satım, üstüne çıktığında ise alım yapmak yaygın bir yöntemdir.

OVERBOUGHT/OVERSOLD CONDITIONS (Aşırıalım/Aşırısatım durumları)

MACD aşırıalım/aşırısatım göstergesi şeklinde de kullanılabilir. Kısa vadeli hareketli ortalama uzun vadeli hareketli ortalamadan hızlı bir şekilde uzaklaşıyorsa (yani, MACD yükseliyorsa) fiyatların gereğinden fazla hareket ettiğini ve kısa süre içinde daha gerçekçi seviyelere geri gelineceği kabul edebiliriz. MACD'nin aşırıalım/aşırısatım durumları hisse senedinden hisse senedine farklılık gösterir.

DIVERGENCES (Fiyat hareketiyle uyumsuzluk)

Fiyat hareketiyle uyum göstermediği zaman mevcut trendin sona ereceği yorumu yapılabilir. MACD yeni düşük seviyelere ulaşırken fiyatların yeni düşük seviyeleri test edememesi düşüş trendinin sona ereceğini, MACD yeni yüksek sevilere ulaşırken fiyatların yeni yüksek seviyelere ulaşamaması ise yükseliş trendinin son bulacağını gösterir. İki durum aşırıalım /aşırısatım durumları ile aynı anda gerçekleşirse daha da büyük önem taşımaktadır.

dövizde larry williams analisti

Larry Williams'ın %R'si, verili sayıdaki günlerdeki fiyat aralığının en son kapanış fiyatıyla ilişkisinin ölçülmesi kavramıyla benzer bir temele dayanır. En son günün kapanışı, verili sayıdaki günlerin fiyat aralığının en yüksek değerinden çıkartılır ve elde edilen fark aynı dönemin toplam fiyat aralığına bölünür. Willams'ın osilatörünün ölçeğindeki aşırı-alım ve aşırı-satım bölgeleri -20 ve -80 değerlerinden çizilmiştir.

Zaman Çevrimlerine Bağlı Olarak Zaman Döneminin Seçimi

Larry Willams'ın %R'sinin bir diğer özelliği ana piyasa çevrimleriyle yakından ilgili olmasıdır. Çevrim uzunluğunun 1/2'si gibi bir zaman dönemi %R'de kullanılır. 14, 28 ve 56 gibi takvim günlerine bağlı olarak 5,10 ve 20 günlük dönemler kullanım için önerilebilir. Wilder'ın RSI'si gibi Willams'ın %R'si de 28 günün yarısı olan 14 günü kullanır.

28 takvim gününün (20 işlem günü), önemli bir aylık çevrim gününü temsil ettiğini ve bu çevrimle diğer sayıların iç ilişkide olduğunu söylememiz yerinde olacaktır. 5 günlük stokastik değerinin popülaritesi, 10 günlük momentum ve 14 günlük RSI, geniş şekilde 28 günlük çevrime dayanır ve bu çevrimin değerinin 1/4 ve 1/2'sini ölçerler.

döviz kairi analist

Kairi, son işlem değeri ile hareketli ortalama arasındaki farkın yüzde olarak ifade edilmesidir. Piyasalar dalgalı durumda iken Kairi'nin yüksek seviyelere ulaşması, fiyatların belli bir aralıktan kurtularak trend dönemine girileceğini ifade eder. Piyasaların sakinleştiği dönemlerde ise Kairi'nin yüksek seviyelere ulaşması aşırı alım durumunda olunduğunu gösterir

döviz envelope analist

Envelope iki tane hareketli ortalamadan oluşur. Bir hareketli ortalama yukarı, diğeri ise aşağı kaydırılır. Envelope, bir piyasanın normal işlem görme bandının alt ve üst sınırlarını belirler. Üst banda ulaşıldığında satış, alt banda ulaşıldığında ise alış sinyali üretilir.

Bantların aşağı ve yukarı kaydırma oranları hareketliliğine göre değişir. Piyasa ne kadar hareketli ise kaydırma oranlarının o kadar yüksek olması gerekir. Fiyatlar bantlara değdikten sonra daha gerçekçi seviyelere gelme eğilimindedir. Bollinger Bands ile aşağı yukarı aynı şekilde yorumlanabilir.

döviz atr analist

ATR piyasanın hareketliliğinin derecesini belirten bir göstergedir. Yüksek ATR değeri, genellikle, panik satışlar sonrasında oluşan dip noktalarda görülür. Düşük ATR değeri ise piyasanın yüksek değerlere ulaştıktan sonra girildiği uzun süreli konsolidasyon dönemlerinde gözlenir. ATR, diğer hareketlilik göstergeleriyle (Standart sapma) aynı şekilde yorumlanabilir.

döviz adx

ADX, piyasanın trend döneminde olmadığı bölümleri ayıklayan ve trendin gücünü belirten bir göstergedir. Trend izleyen göstergeler, piyasalar trend durumunda değilken bazı problemlerle karşı karşıya kalırlar. ADX bize piyasanın trend durumu belirttiği için, trend oluşmamış durumlarda hatalı yatırım yapmamızı engeller.

ADX, sadece piyasanın yön tutup tutmadığını belirtir, hangi yönde hareket edeceği hakkında bilgi vermez. ADX değeri ne kadar büyük ise trend de o kadar güçlü demektir. ADX'in düşük seviyelerden yükselmeye başlaması yeni bir trendin doğacağı anlamına gelir. Yüksek seviyelerden düşmeye başlaması ise piyasanın bir süre için konsolidasyon dönemine gireceği şeklinde yorumlanabilir.